Pareto analizi adını 1848-1923 yılları arasında yaşamış ünlü bir İtalyan ekonomistten almıştır. Vilfredo Pareto 1906 yılında yayınladığı çalışmasında İtalyan halkının %20’sinin ülkenin toplam gelirinin %80’ini aldığını gözlemlediğini kaydetmişti.
Bu analizin işletme yönetimiyle ilgili kararların alımında kullanımı ise kalite kontrolün öncüsü Joseph Juran ve daha sonra Edward Deming tarafından gerçekleşmiştir. İşletmecilikte ilk kullanım alanları daha ziyade stok kontrol ve kalite kontrol konularında olmuştur. İlk uygulama örneklerinde bir firmanın kullandığı malzemeler çeşitlerine göre A, B, C grupları altında toplanıyordu. A grubu malzemeler cins olarak toplam malzemelerin %20’nden, B grubu malzemeler %30’undan, C grubu malzemeler ise %50’sinden oluşuyordu. Analiz sonucuna göre A grubu malzemelerin toplam malzeme harcamalarının %80’ini, B grubu malzemeler %15’ini ve C grubu malzemeler de %5’ini oluşturduğu ortaya çıkıyordu. Bu şekilde firmalar malzeme giderlerinin %80 gibi büyük bir kısmını oluşturan A grubu malzemeleri tespit edip gerek onların girdi maliyetlerini azaltma gerekse kullanımlarını daha verimli hale getirmeye odaklanabiliyorlardı. Bu basit ve oldukça etkin analiz stok kontrolde halâ pek çok işletme tarafından kullanılmaktadır.
Yukarıdaki örnekten de hareketle Pareto Analizi şu şekilde tarif edilebilir :
“İşletmelerde sebep-sonuç ilişkileri incelendiğinde görülür ki; sebeplerin en önemli olan %20’si sonuçların %80’ini; sonraki %30’u sonuçların %15’ini ve geriye kalan %50’si ise sonuçların ancak %5’ini oluşturur”
Pareto Analizi stok kontrolü alanında daha ziyade “ABC Analizi” olarak anılır ve yukarıda verilen örnekteki gibi kullanılır. Ancak bu teknik günümüzde daha yaygın olarak çoğu kere “80-20 Kuralı” diye de adlandırılan şekli ile kullanılır. “80-20 Kuralı”na göre “sebep-sonuç ilişkilerinde sebeplerin %20’si sonuçların %80’ini yaratır”.
İster ABC Analizi şekli ile isterse 80-20 Kuralı şekli ile kullanılsın, Pareto Analizi işletme yöneticisine bir yığın içinde önemli ile önemsizi ayırmak fırsatı verir ve işletme kaynaklarının en etkin ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi imkanını sağlar.
Tipik uygulama alanları :
Maliyet İndirme projeleri : Bütün maliyet kalemleri içinde işletme kaynaklarının %80’ini tüketen kalemlerin ilk %20’lik dilimi belirlenir. Bu noktadan sonra yapılması gereken %20’lik gruba giren kalemelere öncelik vererek onlarda sağlanacak gerek girdi maliyetini düşürmek gerekse kullanımda verimi artırmak gibi iyileştirmeler işletme kârlılığına en büyük olumlu etkiyi yapacaktır.
Zaman Yönetimi : Çalışanların bireysel aktivitelerin %20’si zamanlarının %80’ini alır. Bu %20’lik dilim içine giren aktivitelerin gözden geçirilip, gerçek anlamda firma için değer üretmeyenlerin ortadan kaldırılması veya delege edilmesiyle bireysel verimlilikler maksimum düzeyde artırılabilir.
Müşterilerin Segmentasyonu : Bir işletme müşterilerini bazı ortak karakteristiklerine göre gruplara veya segmentlere ayırdığında görecektir ki elde ettiği kârın %80’i müşterilerin %20’lik segmentinden elde edilmektedir. Bu tespit işletme yönetimine bundan sonra hangi müşterilere daha fazla odaklanılması veya hangi müşterilerin bırakılması gerektiği gibi konularda daha sağlıklı kararlar alma imkanı sağlar.
Başka örnekler :
-Bir yöneticinin zamanının %80’ini çalışanların %20’lik bir kesimi alır.
-Satışların %80’i satış elemanlarının %20’lik bir kesimi tarafından gerçekleştirilir.
-Şikayetlerin %80’i ürün ve hizmetlerin %20’lik bir kesimiyle ilgilidir.
-Bir işletmede yeni fikirlerin %80’i çalışanların %20’sinden gelir.
yazıyı google'dan buldum, yazarı verilmemişti.