Gün geçtikçe küreselleşme denilen, tek tip hayat standartlarına adım adım yaklaşan dünyamız, kültürlerin gün geçtikçe unutulmaya yüz tutması yüzünden bu sisteme ayak uydurmak zorunda bırakılıyor. Değer kavramının, ülkelerin kültürleri açısından artık farklılıklardan oluşan bir unsur değil, herkes tarafından benimsenmiş ve kabul görmesi yolunda ilerlediğini görüyoruz. İnsanın belki de hayata tutunması için gerekli olan en büyük dallardan biri olan kültür, küreselleşme rüzgârlarından özellikle son yirmi sene içerisinde fazlasıyla etkilendi. Bu öylesine bir rüzgârdı ki, kıtalar arası etkileşimde bile etkisi çok büyük oldu. Karşında belki de yüzyıllarca dimdik duran; bir kabilenin veya ırkın yerel bir dili, sıradan bir vatandaşın giydiği yöresel bir kıyafet bile bu rüzgârdan etkilendi. Sadece bununla kalmadı tabii ki. Toplumların bir diğer aynası olan müzik bile bu etkileşimden nasibini aldı. Ve bu tarzda verebileceğim birçok örnek, kültürel değerlerin artık bir değişim içerisinde olduğu ve bu değişim esaslarının sonu belli çizgilerde birleşeceği veya buluşacağı sonucu göstermektedir bizlere.
Bu durumdan anlaşılacağı üzere kültürlerin renkleri soluyor. Tek renge bürünmeye doğru son sürat ilerleyen ve insanlık için yüce bir değer olan kültür kavramının, hayatımıza kattığı güzelliklerden hüzünlü şekilde ayrılmasının önü kesilemeyecek gibi. Bu ayrılığa da dur diyecek bırakın sesi, çığlıkları bile hissetmek artık çok zor. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı ve insanlığa sunduğu büyük sofrada, kültürel değerlere maalesef yer yok. Sofradaki pastadan pay alma adına verilen mücadelelerin ortaya çıkardığı bu vahşi durum, hırsa bürümüş ve kör gözlerle son sürat mücadeleye devam eden azınlık sınıfının bu davranışları, insanlığın tabiatını değiştirmeye devam ediyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, ortaya yeni bir kavram çıkıverdi… Çoğunluk tarafından benimsendi ve yadırganmadı. Çünkü süslü püslü şekilde girdi hayatımıza. Belki de ilk başta da belirttiğim bu etkili rüzgârın, sonuçlarını bizlere yansıtmamak için insanlığa sunulan yeni bir kavramdı, Popüler Kültür…
En önemli avantajı küreselleşme ile eş değer zamanda ortaya çıkması ve bu kavram ile kendisini tamamlaması oldu. Belleklere rahatça girerken, ne din, ne ırk, nede dil dinledi. İşte bu şekilde kendini kabul ettirdi. Evrensel bir değerdi, dolayısıyla genele hitap ediyordu. İşin farklı bir yanı ise, bu yeni değerin taraf olmayışı idi. Tüm duruşlara, tüm var olan değerlere eşit yaklaşılmıştı. Popüler kültürün bu derecede etkin olmasında teknolojinin payı hiç şüphesiz çok büyüktür. İletişimin artık sınır tanımayan hızı, bu değerleri ülke, il, ilçe, kasaba ve köy dinlemeden, her bireye ulaştırmıştır. Sermayenin de bu yeni değeri, kendi çıkarları adına kullanması ve maalesef bunda başarılı olması bu kavramın artık yadırganmayacak derecede beyinlerde var olmasına yol açmıştır.
***
Irklar etkilenmiş, refah seviyesi yüksek ülke insanlarının davranışları benimsenmiş ve bir yaşam biçimi olmaya başlamış. Diller etkilenmiş bilinmez kelimeler belleklerde yer tutmuş. Hatta şiveler unutulmaya başlanmış hatırından kalanları söyleyenlerde köylü sayılmış. Müzik etkilenmiş yeni şarkıcılar son kullanma tarihlerini erkenden doldurup sonsuzluğa doğru yol almış. Türkülerse ninelerden hatırlanmaya çalışılacak kadar unutulmuş, hafızaların bir köşesindekileri söyleyenler ise çağın hızı ile ilişkilendirilerek yadırganmaya başlanmış. Eğlenceler etkilenmiş, yöresel oyunlar ancak folklorle canlı tutulmaya çalışılmış. Gürültü kirliliğinden başka bir etki yapmayan seslerin sergilendiği mekanlarsa hınca hınç dolmuş ve bu mekanlar televizyonlardan günün flaş haberlerinin alındığı merkezler sayılmış. Giysiler etkilenmiş, kızlarımız yöresel elbiseler giymeye çekinir olmuş ve bu kıyafetler artık hatırlarda kalan hoş bir nostalji sayılmış. Yemekler etkilenmiş, artık ne yediğimiz bilinmez olmuş. Babaannelerimizin yaptığı yemekler için özel lokantalar açılmaya başlanmış. Hasretle beklenen mektupları postacı bile artık unutur olmuş. Yıllara direnen sevdalar haftalara saatlere küser olmuş. Bir tebessümlü merhabaların yerini, ön yargılı somurtkan suratlar almış. Akşam misafirliklerinin unutulmaz anıları, bayram günlerinde tatillerde veya diğer kaçmalarda anımsanmaya yarayan, hoş bir vakit kaybı aracı olmuş. Okul, asker, mahalle, yol… arkadaşlıklarının yerini klavyenin öteki ucundaki sanal kahramanlar almış. İş yerleri tabelalarına ‘’W,Q ve X’’ gibi harfleri yerleştirme yarışına girmiş ve önce bunu başaran iş yerlerinin satışları ikiye katlamış. Sayfaların duyguları ifade etmede az kalacağı hatta kelimelerin bile yazmaktan yorulacağı düşünceler ‘’slm, nbr’’ harfçiklerine sığdırılır olmuş…
…
ve daha niceleri...
Dikkatinizi çektiyse eğer, bu etkileşimlerin hepsi artık, ey gidi günler veya bizim zamanımızda… diye başlayan ve söylenirken iç çekilerek ifade edilen değerlerin, şu günlerdeki durumunu yansıtmakta. Gün geçtikçe daha da derinden içler çekmemek için, benliğimizi harekete geçirecek kavramlara hiç vakit kaybetmeden sahip çıkmalıyız. Popüler kültür rüzgârlarının ortaya çıkaracağı tek tip standartlardaki bir yaşam biçiminden hiçte zevk alamayız diye düşünüyorum.
Yüzyıllar boyu bir gökkuşağını anımsatan kültürel değerlerimizin, bundan sonrada özgünlüğünü koruması ümidiyle…
Gökhan KASARCI
04.04.2006
http://gokhankasarci.com/gokhankasarci/duzyazi/kuresellesme.htmhttp://kackargazetesi.com/yazar_199_22_Kuresellesme-ve-Populer-Kultur-Uzerine.html