İyi Lider Ormanı Ve Ağacı Birlikte Görür
Amerikalı ilaç firması Lilly’nin dünya başkanı Sidney Taurel, 35 yıllık çalışma hayatının tamamını Lilly’de geçirmiş, oldukça başarılı bir yönetici. Taurel, şu anda da şirketin bütün stratejilerini belirleyen en etkili isim. Sidney Taurel ile jenerik ilaçtan şirketin yeni ilaçlarına, Türkiye’deki yaşanan sıkıntılardan kendi kariyerine kadar pek çok konuyu konuştuk... Taurel’i en çok Lilly’nin inovasyon odaklı büyüme politikası heyecanlandırıyor. Yeni ilaçların 10 yıl boyunca patent koruması altında olduğunu söyleyen Taurel, şirketine bağlı olsa da kendi ürettikleri ilaçları kullanmayacak kadar sağlıklı olduğunu anlatıyor keyifle...
İlaç, en çok tartışılan ama kamu yararı söz konusu olduğu için de en vazgeçilmez sektörlerin başında geliyor. Türkiye’de özellikle son yıllarda AB’ye üyelik süreciyle birlikte jenerik ilaç-orijinal ilaç tartışması yerli ve yabancı pek çok ilaç firmasını karşı karşıya getirdi. Haziran ayında pek çok ilaç firması hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatılması sektördeki fiyat konusunda yaşanan sorunları da bir kez daha gündeme taşıdı. Bütün bu toz bulutu içinde faaliyetlerine, yeni ilaçlarıyla devam eden ve sektördeki payını artırmaya çalışan Amerikalı ilaç firması Lilly’nin dünya başkanı Sidney Taurel ile konuştuk.
Taurel, 35 yıllık çalışma hayatının tamamını Lilly’de geçirmiş, oldukça başarılı bir yönetici. Taurel, şu anda da şirketin bütün stratejilerini belirleyen en etkili isim. Sidney Taurel ile jenerik ilaçtan şirketin yeni ilaçlarına, Türkiye’deki yaşanan sıkıntılardan kendi kariyerine kadar pek çok konuyu konuştuk... Taurel’i en çok Lilly’nin inovasyon odaklı büyüme politikası heyecanlandırıyor. Yeni ilaçların 10 yıl boyunca patent koruması altında olduğunu söyleyen Taurel, şirketine bağlı olsa da kendi ürettikleri ilaçları kullanmayacak kadar sağlıklı olduğunu anlatıyor keyifle... İşte Taurel’in Platin’e anlattıklarından sayfalarımıza yansıyanlar...
Brezilya’da Zoru Başardı...
Karşımızda alanında bu kadar deneyimli bir isim görünce, sektöründen önce kendisiyle ilgili sorular sorarak başlıyoruz sohbete... Bundan tam 35 yıl öncesine gidiyoruz. Yer, New York. Sidney Taurel, o yıllarda Columbia Üniversitesi’nde master’ını yeni tamamlamış genç bir yönetici adayı. Sağlık veya ilaç sektörüne özel bir ilgi duymamasına rağmen Lilly’ye başvurur. İlk görüşmesi oldukça olumlu geçer... Taurel bu görüşmeden oldukça etkilenir, çünkü görüştüğü yöneticilerin açık, dürüst ve işlerine bağlı olmaları iş hayatına yeni atılan biri için oldukça cezbedicidir. Sidney Taurel geriye dönüp baktığı zaman 35 yılını geçirdiği Lilly’de kariyerine başlamasının en büyük nedeninin şirkette çalışanların profili olduğunu düşünüyor. “Bu kararımda ne kadar haklı olduğumu yıllar içinde gördüm. Başarılarımız nedeniyle hem sektöre, hem de Lilly’ye bağlılığım her geçen gün daha da artıyor” diyen Sidney Taurel’in Lilly’deki ilk görevi pazarlama uzmanlığı olur. Kariyerinin neredeyse yarısını Amerika dışında geçiren Taurel Brezilya, Fransa ve Avustralya’da yöneticilik yapmış uluslararası deneyimi olan bir yönetici.
Taurel, uluslararası deneyimin kendisine farklı sağlık sistemlerini karşılaştırma becerisi ve farklı kültürleri tanıma fırsatı verdiğini belirtiyor. Lilly’in Brezilya operasyonu 5 milyar dolar zarar ederken, henüz kariyerinin başında olan Taurel, operasyonun başına geçerek şirketi 5 milyar dolarlık kâra geçirdi. Bu başarıyla ne kadar parlak bir yönetici olacağının sinyallerini veren Taurel, kariyerinin başında yaşadığı bu deneyimden çok şey öğrendiğini söylüyor. Burada yöneticilik yaptığı süre boyunca edindiği en büyük deneyimi ise şöyle özetliyor: “İletişimin ne kadar önemli olduğunu anladım. Eğer insanların sizi takip etmesini istiyorsanız, önce onları neyi neden istediğinize inandırabilmelisiniz. En önemlisi de onları da hareket planının içine çekebilmelisiniz.”
“İyi Lider Dürüst Olmalı”
Kanunların hızlı değiştiği ve rekabetin giderek keskinleştiği ilaç sektöründe uzun süredir yöneticilik yapan Sidney Taurel’in liderlik anlayışı değerler üzerine kurulu. İyi bir liderde aranan en önemli özelliğin dürüstlük olduğunu vurgulayan Sidney Taurel, “Liderlere en çok değişimin hızlı olduğu ortamlarda ihtiyaç duyuluyor. Genelde insanlar değişimden korktukları için tanıdıkları ve güvendikleri birini takip etmek istiyorlar. İyi bir liderin sahip olması gereken bir diğer özelliği ise resmin bütününü görebilme becerisi. Lider, hem ormanı hem de ağacı aynı anda görebilmeli” diyor. Taurel’e göre, başarılı bir liderin en önemli yetkinliklerinden biri de sürekli yeni şeyler öğrenme isteği olmalı.
10 Yılda Satışlar 10’a Katlandı
Gelelim Lilly’ye... Şirket, bugün sektörde pazar payında 10’uncu sırada. Lilly, dünya ilaç pazarında yaklaşık yüzde 2 ile 4 arasında bir payı elinde tutuyor. Lilly’nin faaliyet gösterdiği tüm ülkeler içerisinde Türkiye, en iyi performans gösteren 14’üncü pazar konumunda. Türkiye’deki faaliyetlerine 1993’te başlayan şirketin geçmişi aslında 40 yıl öncesine dayanıyor. O yıllarda Lilly ürünleri bir Türk şirketle birlikte üretiliyor ve dağıtılıyordu. Bugün Lilly Türkiye, toplam kutu satışlarının yaklaşık yüzde 50’sini kurduğu yerel ortaklıklarla yine Türkiye’de üretiyor. 1994 ve 2004 yılları arasında Türkiye’deki satışların 10 kat arttığının bilgisini veren Taurel, “Satışlarımız 120 milyon dolara yaklaştı.
Türkiye’de sağlık sektörünün yakaladığı büyüme ivmesinden memnuniyet duyuyoruz. Bu organizasyon içerisinde kariyerine yurtdışında devam eden arkadaşların olması da bizi çok mutlu ediyor” diyor. Bu başarı tablosuna rağmen Taurel’in de Türkiye pazarında sıkıntıları yok değil. Özellikle son birkaç yıldır fikri mülkiyet hakları konusunda yaşananlardan dolayı sıkıntılı olan ve piyasaya yeni sunacakları ürünlerin bazılarının daha iyi korunacağını söyleyen Taurel, gelecek konusunda umutlu olduklarını da belirtmeyi ihmal etmiyor. Hükümetin fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda doğru adımlar atacağına inandıklarını belirten Taurel, “Türkiye’nin bu uygulamaların şeffaflığı bakımından Avrupa’nın seviyesine geleceğini umuyoruz” diyor.
“Sektörde Durgunluk Var”
1990’lı yıllarda küresel ilaç pazarında başarılı olmanın gereklilikleri olarak yeni moleküller üretmek ve inovasyon gösteriliyordu. Bugün pazardaki dinamiklerin nasıl değiştiğini sorduğumuz Taurel, genel anlamda sektörde işlerin herkes için daha zorlaştığına işaret ediyor. Sektörde yapılan Ar-Ge çalışmalarının verimliliği artırdığına dikkat çeken Taurel, “Ancak yeni ürünler üretmek giderek zorlaşıyor. Yeni molekülleri piyasaya süren şirketlerin başarı oranı da düşüyor. Ürettiğiniz ilaç, halihazırda piyasada olan ilaçlardan daha etkin çözümler sunmuyorsa başarı şansı çok düşük” diyor. Lilly’yi bu açıdan şanslı gördüğünü vurgulayan Taurel, yeni ürün geliştirme konusunda yaptıkları çalışmalardan verim aldıklarını söylüyor. Tabii, Lilly de sektörün büyümesinin yavaşlamasından etkileniyor. Satışlardaki düşüşün, sektördeki tüm şirketlerin hisse değerlerini olumsuz yönde etkilediğini belirten Taurel, “Biz ise inovasyon odaklı stratejimizi sürdürüyoruz.
Bu yaklaşım sayesinde daha başarılı bir performans gösterdiğimizi düşünüyoruz.
Aslında son 4 yılda piyasaya 9 yeni ürün sunmamız da başarılı olduğumuzun bir kanıtı. Bu rakam, sadece bizim için değil, sektörümüz için de bir rekor. Dokuz yeni ilaçla yeni geliştirdiğimiz ürünlerin sayısını yaklaşık üçe katladık” diyor, Lilly, bu büyümeyi sürdürmeyi hedefliyor. Uzun dönemde hastalara doğru zamanda doğru ilacı doğru dozda sunmak için çalıştıklarını belirten Taurel, “Sürekli gelişen yeni teknolojilerin yardımıyla hangi ilacın ne tür hastalıkların tedavisinde kullanılacağını daha kısa sürede anlayabiliyoruz. En büyük isteğimiz ise hastalarımıza özel tedaviler hazırlamak.”
“Büyük Potansiyel Var”
Bundan 15 yıl önce bir molekül üretmenin maliyeti 200 milyon dolar civarındaydı. Bugün ise bu rakam 1.2 milyar dolara çıktı. Lilly, bir yandan bu yüksek maliyetlerin baskısını hissederken, diğer yandan da rekabetçi konumunu kaybetmemek için laboratuarlarında denenmemiş moleküller üzerinde çalışıyor. Taurel söze, tüm dünyada piyasaya çıkmış ancak Türkiye’de henüz satışını gerçekleştirmedikleri ilaçlarla başlıyor. Bunlardan ilki, majör depresif bozukluk ve diyabete bağlı nöropatik ağrıların tedavisi için geliştirilen duloxetin etken maddeli ilaç. Bu ilaç, depresyonun hem psikolojik hem de fiziksel etkilerini hafifletiyor. Taurel, “Teriparatid etken maddeli ilaç osteoporozlu hastalarda yeni kemik oluşumunu sağlayan türünün ilk ilacı. Bu ilaç, 80 yaşındaki hastalarda bile etkin sonuçlar sağlıyor.
Bir diğer ilaç ise mezotelyoma tedavisi için FDA tarafından onaylanan ilk ve tek kemoterapi ajanı. Anadolu’da bu hastalığa yakalanma ihtimalinin diğer ülkelerden 700 kat daha fazla olduğunu duymuştum. Bu yüzden de Türkiye’de bu ilaca büyük bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde çocuklarda, ergenlerde ve yetişkinlerde ADHD’nin (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) tedavisinde kullanılan FDA onaylı ilk stimulant olmayan ilaç da henüz Türkiye’de satılmıyor. Bu hastalık, çocukların ve yetişkinlerin yüzde 5 ila 7’sini etkiliyor.
Amerika’da ‘tip-2’ diyabetli hastalarda kan şekeri düzeyinin kontrolü için etken maddesi exenatide olan bir ilaç ürettik. Bu ilaç, hastaların kilo vermesine de yardımcı oluyor. Biliyorsunuz obezite, diyabetli hastalar için büyük bir risk” diyor. Bir de Lilly’nin henüz geliştirdiği, yakın gelecekte piyasaya çıkarmayı planladığı yeni ilaçları var. Bunlardan biri de beyin tümörü çeşidi olan glioblastoma ve diğer kanser türleri için geliştirildi. Bu ilaç, beyin kanserinin tedavisi için geliştirilmiş ilk ilaç.
“Yan Etkisiz İlaç Olmaz”
Taurel’e göre, bugün sektörün karşı karşıya olduğu en büyük tehdit, araştırma-geliştirme çalışmalarındaki verimlilik düşüşü. Taurel, “Sektörde yaşanan en büyük sıkıntılardan bir diğeri ise ilaçların yan etkileri hakkında medyaya yer bulan tartışmalar” diyor. İlaçların yan etkilerinin sağladığı faydalarla beraber değerlendirilmesi gerektiğini belirten Taurel, geliştirilen tüm ilaçların yan etkisi olduğunu savunuyor. Taurel’e göre, risk taşımayan bir ilaç henüz üretilmedi. Taurel, bu yüzden bu ikisinin arasındaki dengenin göz önünde tutulması gerektiğini vurguluyor. Sidney Taurel, sektörle ilgili değerlendirmelerine şöyle devam ediyor: “Gelişmiş toplumlarda giderek yaşlanan bir nüfus var. Yaşlı insanlar da sağlık hizmetine daha çok ihtiyaç duyuyorlar. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomisi ise giderek artan sağlık yatırımlarını karşılayamıyor. İlaç sektörü ise bu sistemin en masrafsız kısmı. İlaçların doğru kullanımıyla maliyeti daha yüksek diğer tıbbi müdahalelerin önüne geçebiliyorsunuz” diyor. Sağlık sistemlerinin sürekli ve inovasyonu teşvik edici bir şekilde düzenlenmesinin önemine vurgu yapan Taurel, “İnovasyonu teşvik edici uygun ödüller olmazsa bu riskli ve maliyetli Ar-Ge çalışmalarının altından kalkamayız. Dünyada yeni ürünlerin rahat sicile geçirilmesi için şeffaf ve etkin sistemlere ihtiyacımız var. Fikri mülkiyet haklarının korunması çok önemli. Hem patentlerin hem de yetkililere sunulan verilerin korunmasını kast ediyorum” diyor.
Amerika, Jenerik İlaçta Lider
Bugün ilaç endüstrisinde inovasyona en çok yatırım yapan ülke olarak Amerika öne çıkıyor. Amerika, ilaçta özgür fiyatlandırma sistemine sahip tek ülke. Burada ilaç fiyatlarını hükümet değil, piyasa koşulları belirliyor. Bu ortamın yeniliklere zemin hazırladığını belirten Sidney Taurel, “Bu durum da burada geliştirilen ilaçların fiyatlarının dünyanın geri kalan ülkelerinden daha pahalı olmasına neden oluyor. Ancak diğer yandan da patentin süresi dolunca jenerik ilaç üreten şirketlerle keskin bir rekabet içine giriliyor. Birkaç ay içinde ilaç fiyatları yüzde 80 oranında düşebiliyor. Amerika’da kullanılan ilaçların yüzde 60’ını jenerik ilaçlar oluşturuyor. Bu durum da sektördeki oyuncuları sürekli yeni ürünler yaratmaya zorluyor” diyor. Stratejik ortaklıklar, hiçbir sektörde ilaçtaki kadar büyük bir rol oynamıyor.
Ortaklıkların inovasyona etkisi ise tartışılmaz bir öneme sahip. Lilly de dünyanın dört bir yanından farklı biyoteknoloji şirketleriyle birlikte çalışıyor. Örneğin diabete karşı geliştirilen ilaçlarını Amylin ile birlikte geliştirdiler. Kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilacı ise Japon firması Ssankyo ile birlikte buldular. Bazı rakiplerinin daha büyük şirketleri satın almayı veya onlarla birleşmeyi tercih ettiğini söyleyen Taurel, “Bu şirketler, bu yolu izleyerek daha çok molekül üretiyor ve daha iyi sonuçlara ulaşıyor. Oysa ki satışlar için büyüklük önemli değil. Aksine, biz Ar-Ge çalışmalarına sektör ortalamasının çok üzerinde bir pay ayırıyoruz” diyor. Lilly, satış gelirlerinin yüzde 20’sini Ar-Ge’ye harcıyor. Bu da, yılda yaklaşık 3 milyar dolara denk geliyor.
Kaynak:
www.patronlardunyasi.com