Imf Polıtıkaları - Aynı Recete - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Imf Polıtıkaları - Aynı Recete


Oguzhan Dirican
Yazar

Toplam 30 yazı
23/03/2001 :  18:28:34 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


ASYA KRİZİ VE ÇÖZÜM YOLLARI

Asya finansal krizinden otuzyılönce Endonezya, Kore, Malezya ve Tayland`ın ekonomik gelişimi –hızlı büyüme, düşük enflasyon, macroekonomik istikrar ve güçlü mali durum , yüksek tasarruf oranı açık ekonomisi ve ihracat sektöründeki gelişmeler- etkileyicidir.O yüzden krizi hiçkimsenin daha önceden tahmin etmemesi çok süpriz olmadı. Tabiki şimdi krizi tanımlamak ve problemleri açıklamak daha kolay. Krizin sebepleri hakkında çözüm yollarını çeşitlendirmede bir çok fikir ayrılıkları bulunmaktadır.

NE OLDU ?

Bu ülkeler kendi başarılarının kurbanı oldu. 1990`larda Asya ülkeleri problemleriyle yüzyüze gelmeyi inkar etti. 1980`lerde Latin Amerika`da ortaya çıkan krize karşı bağışıklık olduğu inancındaydılar. Çünkü Latin Amerika büyük mali açıklara , ağır kamu borçlarına hızlı parasal gelişmelere yapısal engellere açıktı. Asya ülkeleri Asya ülkeleri Latin Amerika`yla ticaret yapmayana kadar problemler ortaya çıkmamıştı.
Tayland`ın hikayesi çok dikkat çekicidir. Tayland`da problem 1996` da başladı. 1997`nin başlarında IMF yetkilileri olası bir döviz kuru krizi için yetkilileri uyardı. Fakat onları ortaya çıkan problemlerin ciddiyetine ikna etme zordu. Bununla beraber IMF Tayland`ın problemlerinden de zamanında haberdar olmadı. 1997`nin ortalarına kadar IMF yetkilileri yardım için gittiğinde Tayland`ın uluslararası kullanılabilir rezervleri zaten tükenmişti. Aynı şekilde , IMF Kore`nin döviz rezervlerinin tükendiğini çağrılmadan önce farkına varmamıştı.
Asya krizinin sebepleri açıkça saptanmıştır. İlki, sağlam yabancı sermaye , yeni fırsatlar yakalamak için büyük miktarlarda , düşük faiz oranları ile Asya`ya geldi. Önceleri Asya`da stoklar ve tahmin edilen gerçek fiyatlar aşağı düştü. Bununla beraber bankacılık sisteminin güçsüzlüğünden ,zayıf idareden ve finansal sektörün şeffaf olmamasından dolayı yabancı kaynakların yerlilere tahsisi verimsiz oldu. İkincisi, ülkelerin döviz rejimlerindendi. Döviz kuru başarıyla sabitlenememişti. Ödünç alanlar yanlış içgüdüleri ile dolarla borçlanmışlardı. Üçüncüsü doların yene karşı değer kazanmasıyla 1990`ların ortalarında ihracat düşmüştü. Çin`in 1994`teki devalüasyon ve NAFTA (North American Free Trade Agreement ) `nın kurulmasını takriben birçok pazarı kaybetmişti. Büyük sermaye girişi ve ihracatın zayıflaması , cari hesaplar açığına da yansıdı. İlk önce kriz Temmuz 1997`de Tayland`da patlak verdi. Asya ülkeleri saldırıya açıktı ve piyasa tepki verdi. Eğer Tayland`da kriz olduysa diğer Asya ülkeleri de aynı problemlerle çeşitli derecelerde yüzyüzeydiler. Finansal ve idari sektörün zayıflığı, büyük cari hesap açığı ve ağır dış borçlar , kredi verenlerde bölgeden fonlarını geri çektiler ve kriz patladı. Bu ülkeler IMF` e yardım için başvurduğunda para cinsinin değer kaybetmesi ve sermayenin aniden kaçışının yarattığı likitide kriziyle ilgili olarak yeterli finans sağladılar. Piyasaya güven verildi. IMF tarihinin en büyük borçlanmasını sağladı.






PARASAL POLİTİKA

Görülen ilk kriz belirtisi , Asya ülkelerinin para değerlerinin düşüşüydü. Reform programının anahtarı parasal politika oldu. Program eleştirildi. Bazı eleştirmenlere göre ülkeler faiz oranlarını para birimlerinin değerini korumak için yükseltmeliler. Diğer eleştirmenlere göre de yüksek faiz daha sonra doğacak problemlerin kaynağıdır. Ortadox politikaya göre faiz oranları düşürülmeli ve döviz kuru düşürülerek ekonomik aktivitelere destek olunmalıdır. Fakat döviz kuru kriz boyunca dramatikti. Bunun gibi aşırı durumlarda ilk öncelik enflasyonu oluşturmadan önce döviz kurunda istikrarı sağlamaktı. Eğer yerel fiyatların aşırı yükselmesine izin verilirse , parasal sıkışıklıkta aşırı maliyetli fiyat istikrarını yeniden kurmak zor olur.
Asya ülkeleri tarafından sürdürülen stratejide kısa dönemde faiz oranları yükseltilecek ve döviz kurlarının kötüye gidişi durdurulacak daha sonra faiz oranları indirilecek ve döviz kuru dengeye ulaşacaktı. Gerçekte faiz oranlarının yükselişi kısa sürede yumuşatıldı. Tayland`da oranlar % 25 yükselirken, Kore`de % 35 yükseldi. Yüksek oranları hızla aşağı şekmeden önce oranlar yalnızca birkaç gün tepe noktasında kaldı. Paranın değer kaybetmesinin sert tepkileri de enflasyon beklentilerinde oldu. Faiz oranları reel dönemde nominal döneme göre daha fazla düştü. Reel faiz oranı krizden önce % 7-8 range aralığındayken % 20-25 oldu. Her iki ülkede de reel oran iki ay için % 15`in üstünde oldu. Buna karşılık fonlarını istikrar için kullandı. Fakat Endonezya`nın programının ilk haftası boyunca yetkililer verimli karışma ile meşgul oldular ve kısa dönemde faiz oranlarının iki katına çıkmasına izin verdiler. İki gün içinde IMF `le birlikte Bank Indonesia faiz oranlarını başlangıç seviyesine düşürdü. Likitidenin tatmin edici genişlemesi ile beraber IMF programı dahilinde hükümet ve idareden güçlü sinyaller alınıyordu. Yeniden finansal istikrarı kurmak için yüksek enflasyon oranı gerekiyordu. Asya ülkelerinde bankacılık ve kurumların güçsüzlüğü, faiz oranlarının yükselmesine kesinlikle mecbur etmiştir. Bununla beraber, birçok eleştirmen yeni borçlular üzerinde yüksek faiz oranlarının elverişsiz etkilerine işaret etti. Dış borç hesaplanırken borçlular ihmal edildi. Para biriminin düşüşü ile yükselen dış borç , banka ve kurumlarda tolere edilemeyecek seviyedeydi. Endonezya ve Kore için elverişsiz etkileri oldu. İç borca göre dış borcun oranı yükseldi.Bu ülkelerde likitide kıtlığının yalnızca yüksek faiz oranının sonucunda değil , bankaların zayıf kurum sektöründe kullandırdığı yüksek montanlı isteksizce verilen kredilerin tekrar temdit edilmesi sonucunda da çıkmıştır.


MALİ POLİTİKA

Başlangıçta, Asya ülkelerinin güçlü mali yapıları vardı. Onların orjinal mali amaçları küçük üretim fazlalıklarını finansal sektörün yeniden yapılanma maliyetlerini hafifletmekti. Bununla beraber, ekonomik koşullar bazulunca mali amaca ülkenin fakirlerini korumak eklendi. IMF kendini alışık olmadığı bir durumda mali gelişmeye ikna ederken buldu. Mali hedefler bu ülkelerde açıkları gösteriyordu. Asya ülkelerindeki büyümenin yavaşlaması da mali tutumluluğun yok olması sonucudur. IMF daha önceden durgunluğun boyutunu tahmin edemediğinden tabiki de kusurludur. Fakat IMF`in büyüme tahmininde hiçbir sistematik eğilim ön yargı yoktu. Neden hiçkimse durgunluğun şiddetini daha önceden göremedi. Birçok mümkün açıklama var ; ilki patlama dönemi zayıf finansal sistem üstüne oturdu ve geniş durağan sektör daha önce hiç telafüs edilmemişti. İkinci olarak, 1997`nin ortalarına kadar Japonya kendini durgunluktan çekti. Bu da ümitleri arttırdı.
Sonuç olarak çeşitli Asya ülkelerinde kriz anında genel itimat yavaş yavaş zarar gördü. İç talep beklenenden çok daha fazla daraldı.

YAPISAL REFORMLAR

IMF`in destek programına katılmak, yapısal reformdaki birçok ülkede tartışmaya yol açtı. Bazı eleştirmenler IMF`in yalnızca macroekonomik olarak odaklandığını verilen yapısal reformların orta vadeli işlemler olduğunu savundu. Bütün ülkelerde problemlerin ana kaynağı yapısaldı. ( Finansal ve idari sektörlerin zayıflığı , yetersiz idare, şeffafsızlık) piyasalar kriz baş gösterdiğinde şiddetle problemler üzerine odaklandılar. Eğer problemlerin çözümleri programa dahil edilmezse yatırımcıların güvenini kazanmak zor olurdu. Hükümetin problemlerin boyutunu göstermeye ihtiyacı vardı. Ayrıca, yetkililer kendi kendilerine krizin avantajlarıyla ilgilenmeli ve önemli reformlara gidilmeliydi. Önerilen reformların eleştirisi dışarıda telafuz ediliyordu. Endonezya için bu bir parça doğruydu. Ne yazık ki ülkedeki yetkililer önerilen reformlarca zarara uğrayan grup ve bireyler tarafından tehdit ediliyordu. Hükümet kesin karar almada başarılı olamıyordu.

Döviz kurunun yükseldiği, faiz oranlarının kriz öncesi düzeyine düştüğü , büyüme ve yatırımların kaldığı yerden devam ettiği bir döneme başlamak oldukça zordu. En önemli görev bu durumda yönetimdi , işsizlik problemi henüz çözümlenmemişti. Endonezya`da politik ve ekonomik problemlerin istikrarsız etkileşimleri durumun daha karmaşık olmasını sağladı. Haziran 1998`te Devlet Başkanı Habibi IMF `in Tayland`ın uluslararası rezervlerinin nasıl hızlıca tükendiğini biliyordu ve Kore`de daha erken politika uygulayabilirdi. İkinci olarak, finansal sektör gelişmekte ve gelişmiş ülkelerdeki gibi, artış ve bozulma devrelerinde en önemli kritik rolü oynamıştır. Önemli olan, tedbir methodlarını yerinde tahsis etmek ve bankaların pozisyonlarından riskleri hesaplamaktır. Finansal sektördeki reform oldukça önemlidir. Üçüncüsü, önemli bir ders alınarak, yetkililer ne yapılacağını belirlemelidir. Kriz başladığında sabit döviz kuru hata oluyor. Fakat pek az ülke işler yolunda değilken sabit döviz kurunu koruyabiliyor. Dördüncü olarak , Asya ülkelerinde sermaye hesaplarının liberalleşmemesi problemdir. Kısmi olarak liberalleşmiştir. Birçok ülkede yabancı direk yatırımda, önce kısa dönemli sermaye girişleri liberalleşmiştir. Ayrıca sermaye girişleri liberalleşmesine rağmen , finansal sistem dışarıdaki rekabete kapalı kalmıştır.
Sermayeyi zorla yerinde kontrol etmek, gelecekteki krizleri engeller mi? Bu herkesin bildiği gibi at kaçtıktan sonra kapıları kapatmak gibidir. Daha verimli olmak için finansal ve kurum sektörlerinin altı çizilen problemleriyle cesurca ilgilenilmelidir. Sermaye girişlerinin dahaerimli kullanılması için dürüst, doğru çevre yaratılmalıdır.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1 saniye.
04:58:29, 27 Aralık 2024, Cuma

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım