Dış kaynak kullanımı ile tüm operasyonel süreçlerinizi uzman şirketlerden alacağınız hizmetlerle yürütebilirsiniz. Bu sistem maliyet avantajının yanında, verimliliği arttırıyor, zamanın etkin kullanımı için fırsat yaratıyor… İşte, yeni dönemde, akla gelmeyen işlerde, bu hizmetleri veren şirketler…
Her gün, rutin olarak yapılacak ne kadar çok iş var değil mi? Acaba, günün ne kadarlık bölümünde iş/strateji geliştirmeye, pazarda yeni fırsatlar aramaya, ürün/hizmetlerimizi iyileştirmeye, müşteri ilişkilerine ya da dış dünyayı incelemeye zaman ayırabiliyoruz? İster yönetici, ister çalışan olun, operasyonla ilgili işler, bu kadar yoğun olmasaydı, daha hızlı ve verimli çalışmak ya da büyümek, mümkün olmaz mıydı dersiniz? Sıcak hava balonunun, yükselebilmek için yüklerini atmasını düşünün… Eğer, katma değer yaratmayan iş yüklerinizden kurtuluyor olsaydınız, her şey daha kolaylaşır mıydı? Yük ve maliyet yaratan operasyonları başka şirketlere, avantajlarla devretmek nasıl olurdu?
Şirketlerin bu yöndeki ihtiyaçlarına çözüm getiren dış kaynak kullanımı (outsourcing), Türkiye’de ilk dönemlerde insan kaynakları, muhasebe, bilgi teknolojileri, hukuk gibi departmanlar ve iş ihtiyaçları için kullanıldı… Ancak bugün, akla hiç gelmeyecek iş alanlarında, çok daha geniş bir yelpazede, uygun ve ekonomik alternatif modeller ön plana çıkıyor… Özellikle de KOBİ’ler için düşündüğümüzde, ekonomik, verimli ve hız kazandıran yeni iş modelleri ve şirketler dikkat çekiyor… Örneğin pazarlama, medya ilişkileri, basın bülteni dağıtımı, internet reklamcılığı, depolama, müşteri hizmetleri gibi fonksiyonlar da uzman ve güvenilir şirketlere devredilebiliyor. Yeni iş tanımları ve hizmetlerle, yeni şirketleri karşımızda buluyoruz… Büyük şirketlere yönelik dış kaynak hizmetleri sunan şirketler de KOBİ’lere yönelik özel çözümler geliştirmeye başladı. KOBİ’ler için, avantaj yaratacak, bilinen ve alışılmıştan farklı olan dış kaynak şirketlerini ve yeni uygulamalarını araştırdık.
Deloite KOBİ’lere Özel Hizmet VeriyorDış kaynak kullanımı denilence kuşkusuz ilk akla gelen, vergi, hukuk, muhasebe ve denetim… Birçok şirketin kendi içinde muhasebe departmanı olmasına karşın, süreçlerin etkili yönetilmesini sağlamak, bazen oldukça güç ve maliyetli olabiliyor. Yanı sıra, sözleşme süreçlerindeki yoğunluk ve uzmanlık ihtiyacı da hukuk danışmanlığının önemini artırıyor. Tüm bu hizmetleri tek elden sağlamak, şirketlere hız kazandırmakla kalmayıp, maliyet avantajını da beraberinde getiriyor. Bu nedenle bu konularda uzmanlaşmış, güvenilir şirketlere bu hizmetleri teslim etmek, kritik bir öneme sahip...
Denetim, vergi, yönetim danışmanlığı ve kurumsal finansman hizmetlerinde dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olan Deloitte, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 140 ülkede faaliyet gösteriyor. Büyük kurumsal şirketlerin yanı sıra, son dönemde KOBİ’lere yönelik çözüm ve hizmetlere de ağırlık veren şirket, Türkiye’de 1986 yılından bu yana İstanbul, Ankara ve İzmir ofisleri ile şirketlerin kurumsal finansman, denetim, vergi, yönetim danışmanlığı ve kurumsal risk alanlarındaki yükünü üstleniyor.
Deloitte Türkiye Ortağı Erdal Dinçtürk, şirketlere dış kaynak kullanımı konusunda muhasebe hizmetleri, bordro hizmetleri, muhasebe denetimi, beyanname kontrolü ve hukuk hizmetleri alanında hizmet verdiklerini belirtiyor. Dinçtürk, bu kalemlerde yapılacak hataların, şirketlere yüksek cezalar olarak geri dönebileceğini belirterek, KOBİ’lerin bu hizmetleri dış kaynak kullanımı yoluyla almasının sağlayacağı avantajları şu şekilde aktarıyor: “Bu hizmetleri işin uzmanından alıyor olmak, öncelikle hata yapma riskini en aza indiriyor. İşleyişin profesyonel bir zemine oturması ve her aşamada kontrol şart… Bir çalışanın hatalı işlem yapması ve şirket içinde bunu önleyecek bir kontrol mekanizmasının olmaması durumunda, şirketler yüksek meblağlarda cezalar ödemek zorunda kalabiliyor. Yanı sıra, özellikle KOBİ’lerde bu alanlardaki iş yükü, 1 kişinin tüm mesaisini almayabiliyor. Dolayısıyla bu alan için şirkette kadro açmak, hizmeti dışarıdan almaktan daha maliyetli olabilir. Risk faktörünü de hesaba kattığınızda, bu tür hizmetleri güvenilir şirketlerden dışarıdan sağlamak, KOBİ’lere işlerine odaklanabilecekleri bir ortam yaratıyor.”
Vergi, muhasebe, insan kaynakları gibi konular aynı zamanda şirketlerin en gizli bilgilerini de içeriyor. Bu hizmetlerin dış kaynak kullanımı yoluyla alınması ise, aynı zamanda bilgi paylaşımı anlamına da geldiği için gizlilik önem kazanıyor. Şirketler biraz da bunu sağlamak amacıyla tüm işlemleri içeride yürütmeyi tercih ediyor. Dinçtürk profesyonel ve güvenilir bir iş ortağı ile tam gizliliğin sağlanabileceğine dikkat çekiyor. Hatta bazı durumlarda, gizliliği sağlayabilmek için, dış kaynak kullanımının şart olduğunu ifade ediyor: “Şirketlerin dış kaynak kullanımına en fazla yöneldiği fonksiyonlardan birisi bordro işlemleridir. Şirket içinde bir çalışanın başka çalışanların maaşını görme ve bilme riski çok yüksektir. Ancak bu işin Deloitte gibi profesyonel şirketlere bırakılması durumda, tüm maaş bilgileri elektronik ortamda sorumlu kişiden alınıyor ve ödenecek maaş rakamları doğrudan ilgili bankalara dijital ortamda gönderiliyor. Bu sayede şirketin bilgi işlem çalışanları ya da muhasebe çalışanları asla başkalarının maaş bilgilerine ulaşamıyor. Aynı titizlik, diğer hizmetler için de gerekli.”
Deloitte Türkiye, muhasebe hizmetleri kapsamında şirketlerin yasal defterlerinin tutulması, aylık mali tabloların çıkarılması, tüm vergi beyannamelerinin düzenlenmesi ve gönderilmesi, aylık personel bordrolarının ve SSK işlemlerinin yapılması gibi işlemleri yürütüyor. Tüm resmi belge ve defterler, Deloitte ofisinde işleme alınabileceği gibi, şirketlerin talebine göre, kendi ofislerinde de verilebiliyor. Muhasebe ve vergi yükümlülüklerini kendi bünyesinde yerine getiren şirketler ise yalnızca çalışanlarının bordro ve SSK işlemleri Deloitte üzerinden gerçekleştirebiliyor. Aynı zamanda işlemlerin periyodik denetiminin yapılması konusunda hizmet alabiliyorlar. Hukuk hizmetleri kapsamında ise; hukuka konu olabilecek her türlü belge, sözleşme ve dokumanın hazırlanması için danışmanlık hizmetleri veriliyor.
Eğer hizmet, talep eden şirketin ofisinde verilecekse öncelikle gereken altyapı kuruluyor. Bu işleyişte, Deloitte personeli, şirketin bir departmanı gibi çalışıyor ve raporlar nihai karar için şirket yetkilisine teslim ediliyor. Eğer işlemler Deloitte ofisinde yapılıyorsa, raporlar, beyannameler, çıktılar yetkili kişiye onay için gönderiliyor. KOBİ’lerin büyüklüğüne göre bu işlem doğrudan üst yönetime ya da bir departman içindeki yöneticiye raporlanabiliyor. Örneğin, muhasebe departmanı olan bir şirkette oluşturulan mali tablolar ve beyannameler, muhasebe müdürüne onaylatılıyor. Ancak bir muhasebe departmanı yoksa doğrudan şirket yetkilisinden onay alınıyor.
Bir Telefon Çok Şey DeğiştirebilirMüşteri ile iyi ilişkiler kurmak ve var olanları da sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek, bugün, rekabette yaratılan en önemli farklardan biri… Müşterinin her talebine hızlı cevap verebilen, çözüm geliştiren şirketler bir adım önde. Diğer taraftan, yeni müşterilere ulaşabilmek veya ürün ve hizmetleri tanıtabilmek de pek kolay değil… Tüm bu gereksinimleri şirket içerisinde tek bir departman ya da çalışanlarla çözmek kolay değil. İşte bu nedenle dış kaynak kullanımı ile çağrı merkezi hizmeti vermek önemli bir açılım yaratıyor.
Çağrı merkezi alanında 2000 yılından bu yana hizmet veren CMC (Customer Management Center), KOBİ’lere yönelik çözümlere odaklanmış. 1400’ün üzerinde çalışanı ile 50’yi aşkın şirkete hizmet veren CMC, şirketlere özel çözümler sunarak, her sektöre ve bölgeye uygun hizmet verebiliyor. Şirket, müşteri hizmetleri/satış sonrası destek, finans sektörü dış arama hizmetleri, bankalara özel tahsilat aramaları, tele satış & tele pazarlama, kampanya yönetimi, back-office hizmetleri, Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) ve Sesli Yanıt Sistemi Hizmetleri (IVR) olmak üzere, çok geniş bir yelpazede “özelleştirilebilir” çözümler sunuyor.
CMC Genel Müdürü Başak Soykan, çağrı merkezilerinin yalnızca büyük şirketlere yönelik hizmet verdiği algısının yanlış olduğunu belirterek, KOBİ’lerin de bu alanda birçok hizmetten yararlanabileceğini belirtiyor: “Tüketici danışma bilgi merkezlerinden 7/24 teknik destek hizmetlerine, istihbarat aramalarından kampanya veri tabanı oluşturmaya kadar, onlarca fonksiyonun bulunduğu bir hizmet çerçevemiz bulunuyor. KOBİ’ler, veri tabanı oluşturma, güncelleme, geliştirme, analiz; müşteri segmentasyonu ve kampanya yönetimi, faks-mektup yönetimi, şikayet ve bilgi yönetimi gibi birçok alanda çağrı merkezlerinden hizmet alabilir. Çağrı merkezleri tarafından sunulan hizmetlerin, günümüz iş dünyasında şirket stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu hizmetlerden ağırlıklı olarak kurumsal şirketler yararlanıyor olsa da, müşterilerine nitelikli servis vermek isteyen büyük küçük tüm şirketler, ihtiyaçları ve vizyonlarıyla doğru orantılı olarak ilgi göstermeye başladı. Bununla birlikte, kalabalık işgücü gerektiren ya da dönemsel gereksinim hissedilen konularda da dış kaynak kullanımı tercih ediliyor. Böylece maliyet avantajı elde edildiği gibi, gereksinim duyulan hizmeti bu alanda uzman bir şirketten alarak, çok daha yüksek verimlilik elde etmek de mümkün oluyor. Bu da KOBİ’lerin ana işlerine daha fazla odaklanabilmelerini sağlıyor.”
Bir diğer katkı ise operasyonel faydalar… Şirketlerin performans ve hizmet kriterleri doğrultusunda insan kaynağı, süreç ve teknoloji yönetiminin doğru entegrasyonu sayesinde etkin çağrı merkezi yönetimi sağlanıyor. Satış ve servis performanslarının artırılması için, en uygun müşteri temas kanalları kullanılarak hizmet verilebiliyor. Sektör ve rakip şirketlerin müşteri hizmet stratejilerine yönelik araştırmalarla, şirkete en uygun hizmet, en uygun maliyetlerle sağlanıyor.
Peki, bir çağrı merkezi operasyonu nasıl işliyor? Soykan, öncelikli olarak hizmet almak isteyen şirketin ihtiyaçlarının ayrıntılı olarak saptanmasına, hizmet çerçevesi ve performans kriterlerinin iyi belirlenmesine yönelik bir çalışma yapıldığını belirtiyor. Ele alınacak projede, müşteri tarafından belirlenen ihtiyaç ve hedefler doğrultusunda öncelikle süreçlerin çok net tanımlanması, performans ve kalite hedeflerinin belirlenmesi ilk adım olarak görülüyor. Ardından, uzman işgücü ihtiyacı tespit edilerek, seçme ve yerleştirilme planlanıyor. Müşteri temsilcisi eğitimi, motivasyonu ve performans değerlendirmeleri devreye giriyor.
Soykan, çağrı merkezi operasyonlarında şirketler açısından en önemli konulardan birinin performans ve kalite hedeflerinin etkin bir şekilde yönetilmesi ve bunun sürdürülebilir olması olduğuna da dikkat çekiyor. Gelen çağrıların karşılanma yüzdesi, çağrıların kaç saniye içerisinde karşılanacağı, gizli müşteri anketi sonuçları, alınan talep ve şikayetleri sonuçlandırma ve müşteriye bilgi verme süreleri, sonuçlandırılarak çözüme ulaştırılan çağrıların toplam çağrılar içerisindeki oranı, doğru veri girişi oranı, satış, randevu, olumlu görüşme, ikna oranları gibi çok farklı konularda, verilen hizmetlerle, ulaşılan sonuçlar ve bilgiler, projenin başarısında rol oynayan diğer etkenler arasında yer alıyor. Her aşamada, talebe göre raporlama yapılabiliyor.
KOBİ’lere yönelik olarak, gelen çağrıların ölçülebilir şekilde ve standart bir kalitede karşılanması, müşteri anketleri, talep ve şikayetlerin sonuçlandırması, doğru veri girişi, satış ve randevu görüşmeleri, anket, tele-marketing gibi çağrı merkezi hizmetleri sunan CMC, uzun soluklu çalışmaların yanı sıra proje bazlı olarak da hizmet veriyor. Çağrı merkezleri, mekan bağımsız olarak çalıştığı için, Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde hizmet almak da mümkün.
Ofis Kurmanıza Gerek Yok!Özellikle yeni bir girişim yaparken, ya da yurtdışında/farklı bir şehirde ofis açma ihtiyacı hissettiğinizde, büyük bir ekonomik maliyet de karşınıza çıkar. İşin maliyeti bir tarafa, operasyon yönetimi, idari işler ve harcayacağınız zaman da siz iş odağınızdan önemli ölçüde uzaklaştırabilir… Ancak, “hazır ofis kiralama” alanında dış kaynak kullanımı, büyükler kadar, KOBİ’ler için de cazip bir yöntem haline geliyor. Yalnızca bilgisayarınızı alarak, yarın işe başlama konforu sunan bu hizmet türünde, asistan, bilgi altyapısı, temizlik, telefon vb. tüm ihtiyaçlarınız karşılanıyor. Bu konuda dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Regus Grup, Türkiye’de de hizmet veriyor. 1989’da, Brüksel-Belçika’da faaliyet geçen Regus, bugün, 450 farklı şehirdeki 1.000 iş merkezi, 5.000 çalışan ile toplam 75 ülkede hizmet veriyor. Bu ülkelere örnek vermek gerekirse, ABD, İngiltere, Çin, Hindistan, Güney Afrika, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa ve Almanya sayılabilir...
Regus’un verdiği hizmetler arasında, ofis, toplantı salonu, sanal ofis, video konferans salonları gibi tüm ürün ve hizmetler var. Grubun Bölge Direktörü Osama Eskander, artan mobilite ile birlikte, hazır ofis kullanımının da arttığına dikkat çekiyor: “Özellikle günümüz ekonomik koşullarında, şirketler geleneksel iş tarzından koparak, daha esnek ve mobil çözümlere yöneldi. Bununla birlikte, çalışanlarının da mobilitesi arttı. Şirketler, mevcut giderlerini kontrol altında tutabilmek için, iş yapıları ve ekiplerindeki değişikliklere uyum sağlayacak, esnek çalışma ortamları arayışına giriyor. Biz, tüm müşterilerimize, ofis alanlarının ötesinde, ısınma, havalandırma vb. temel kalemler; temizlik, güvenlik, teknik altyapı desteği, fotokopi merkezi, kahve büfesi gibi ek fonksiyonlar ve konuk karşılama, posta yönetimi gibi temel resepsiyon hizmetleri konularında farklı imkanlar sunuyoruz. Bunların dışında, müşterimizin talebi doğrultusunda, telekom, internet, asistanlık hizmetleri, ekstra ofis mobilyası ve otopark alanı gibi destek seçeneklerimiz de bulunuyor. Sunduğumuz çözümlerin en dikkat çekici özelliği, yalnızca kullandığınız ofis alanı ve ihtiyaç duyulan hizmetler ölçüsünde bedel ödeniyor olması...”
Şirketin çalışma koşullarına gelecek olursak… Merkezde görevli ekip, iş günleri dahilinde ve 08.30-18.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Diğer yandan, müşteriler kendi ofislerine haftada 7 gün, 24 saat giriş yapabiliyor. Talep edilmesi durumunda, bu saatler haricinde ve hafta sonları da destek sürdürülüyor. Ayrıca her bina ve iş merkezinin kendine has uygulamaları olduğundan (sigara içme yasağı gibi...), bu kurallar, mevcut noktalarda bulunan ofislerde de uygulanıyor. Bunun yanında, söz konusu hizmetler, talep ve ihtiyaçlar doğrultusunda değişiklik gösterecek yapıda. Saatlik, günlük, aylık, yıllık veya daha uzun sürelerin söz konusu olması durumu değiştirmiyor. İş ve personel sayılarındaki değişikliklere göre, mevcut alanların genişletilmesi, her zaman açık bir opsiyon. Kısacası, gruptan, 15 günlük ofis hizmeti almanız da mümkün…
Regus merkezleri, dünyanın belli başlı büyük kentlerinde, ticaret bölgelerinde konumlandırılarak, müşterilerin işleri açısından stratejik ve profesyonel adreslere sahip olmalarını sağlıyor. Paris-Champs Elysees, İtalya- Piazza del Popolo, Newyork- Manhattan gibi bölgeler, örnek olarak sayılabilir… Ödeme koşullarında ise yalnızca mevcut ofis alanı ve efektif olarak kullanılan hizmetler geçerli. Şirket eğer “businessworld” üyesi olursa, ek bir ücret ödemeden, veritabanında yer alan 450 şehirdeki 1.000 profesyonel ve esnek yapıdaki iş merkezine ulaşabiliyor. Grup Türkiye’de ise şu anda İstanbul, Maslak, Levent, Kozyatağı’ndaki iş merkezlerinde, Ankara’da Armada Centre’da olmak üzere toplam 4 noktada hizmet veriyor.
Sanal Ofis AlternatifiEskander, verdikleri hizmetleri ise şöyle sıralıyor: “Farklı ölçeklerdeki müşterilerimize, tem teşekküllü ofislerden, profesyonel toplantı odalarına, toplantı salonlarından video konferans stüdyolarına kadar uzanan farklı hizmetler sunuyoruz. Regus iş merkezinde aldığınız pakete, mevcut ofisin tüm bağıl giderleri (elektrik, temizlik, mobilya vs…) de dahil ediliyor. Ayrıca sanal ofis çözümlerimizle, dünyanın tercih ettiğiniz herhangi bir noktasında, işlerinizi uzaktan yürütmenize ve profesyonel bir adres sahibi olmanıza yardımcı oluyoruz. Ticari aktivitelerin en yüksek ikinci gider kalemi olan ofis kiralama, döşeme ve ofis personeli istihdamı konusunda yüzde 5-10 oranında tasarruf sağlıyoruz. Bunu sağlamak içinde, müşterimize özel “terzi-işi” çözümler sunuyoruz. Böylece yüklü yatırımlar yapmadan, ekstra masraflardan kaçınıldığı gibi, ofis alanı ve devamlı hizmetler dışında herhangi bir gider söz konusu olmuyor. Regus esnek iş alanı çözümleri, müşterilerine, ofisten, yoldan, evden çalışabilme ve giderlerini en aza indirme şansı veriyor. Şirketler, ofis alan yönetimini bize bırakarak, işlerinin gerektirdiği her noktada daha üretken davranabiliyor.”
Asya Tercüme KOBİ’lere Esnek Çözümler SunuyorYabancı dil, günümüzün küresel iş hayatında olmazsa olmaz bir zorunluluk haline geldi. İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça hatta Çince, artık ticaret hayatının her alanında yoğun olarak kullanılıyor. Farklı ülkelerle yapılan ticarette, aynı dili konuşmak bir zorunluluk haline geliyor. Bugün, ihracatta geniş bir alana yayılan şirketlerin her dil için bir eleman istihdam etmesi pek de mümkün değil. Yanı sıra, ihracat mektupları gibi, belirli bir prosedürü olan yabancı dildeki yazışmaların da bir uzman elinden geçmesi gerekiyor. Çalışanların, sayfalarca içeriği çevirmek için harcadığı zaman ve eforu da üzerine koyunca, böyle bir hizmeti dışarıdan almak, birçok şirket için önemli bir avantaj. Mevcut çeviri şirketlerinden, hizmet çeşitlerindeki farklılıklarla ayrılan Asya Tercüme ise özellikle KOBİ’ler için geliştirdiği “kontörlü çeviri” sistemi ile dikkat çekiyor. Oldukça ekonomik bir yapıya sahip olan sistem, tek cümlelik içerikler konusunda bile hizmet verebilme esnekliğine sahip.
Şirketin kurucu ortağı Halil Çalışkan, çeviride esnek bir iş modeli ve pazarlama anlayışına sahip, müşteri odaklı bir yapı olmadığını gözlemleyerek girişimde bulunduklarını ifade ediyor. Kurumsal şirketlerden KOBİ’lere uzanan bir yelpazede hizmet sunan şirketin en önemli özelliği ise çözüm odaklı yaklaşımı: “Her şeyden önce müşterilerimize özel, esnek çözümler sunabiliyoruz. Kurumsal şirketlere, branşa özel, kaliteli çeviri hizmeti sunarken, Anadolu’daki birçok KOBİ’ye de, e-posta ile gönderdikleri çeviri taleplerinde hızlı bir şekilde cevap verebilen bir sistem geliştirdik. Bunun yanında, Türkiye’den ve dünyanın birçok ülkesinden tercümanları kapsayan bir iş ağımız var. Her çeviri projesinde, işin terminolojisine hakim, o alanda en tecrübeli tercüman ile çalışma prensibine sahibiz. Fiyatlarımızı da her zaman piyasa takibi yaparak belirliyor ve müşterilerimize en uygun koşullarla hizmet vermeye çalışıyoruz. Kaliteli hizmeti makul fiyatla sunmamız, ağızdan ağza pazarlamanın avantajını getiriyor. Her geçen gün, daha fazla şirket bizi arıyor ve hizmet talep ediyor.”
Tüm dillerde yazılı ve sözlü çeviri hizmeti veren şirket, yurtdışındaki tercümanları sayesinde İngilizceden İnce’ye, Arapçadan Almancaya, İspanyolcadan Fransızcaya gibi çapraz çeviri hizmeti de sunuyor. Doküman, sözleşme, web sitesi, katalog, ihracat mektupları vb. tüm dokümanlarda yazılı tercüme hizmeti veren şirket, sözlü, simültane çevirilerde aktif çalışıyor.
Peki, süreçler nasıl işliyor? Çalışkan bu konuda şu bilgileri veriyor: “Asya Tercüme’den hizmet almak isteyen şirketler, yazılı çeviri taleplerinde, çevirisinin yapılmasını istedikleri dosyayı, e-postayla, faksla veya kargoyla bize ulaştırıyor. Dosyanın karakter sayısı (boşluksuz harf sayısı) tespit edilerek, o dil için geçerli fiyat üzerinden oluşturulan teklif, çok kısa sürede müşteriye e-posta ile gönderiliyor. Teklifin onaylaması durumunda çalışmaya başlanarak, mutabık kalınan süre içerisinde iş teslim ediliyor. Sözlü çevirilerde, kongre ve konferanslarda ise konu ve program hakkında yine telefon veya e-postayla bilgi alarak, fiyat teklifini iletiliyoruz. Onay aldığımızda belirtilen yer ve saatte tercümanımız hazır bulunuyor.”
Fiyatlandırma süreçlerine gelince… Çevirisi yapılacak olan dosyaların büyüklüğü ve hangi dilden hangi dile çevrileceği, türü, projenin gerektirdiği uzmanlık seviyesi gibi kriterler fiyatları belirliyor. Bu konuda detaylı analiz yaparak en uygun koşullarda hizmet vermeye çalıştıklarını belirten Çalışkan, İngilizce, Almanca, Fransızca gibi genel dillerde 100 sayfaya kadar olan çevirileri 1-2 günde teslim edebildiklerini de ifade ediyor.
Kontörlü Çeviri ve İhracatŞirketin en dikkat çeken hizmetlerinden biri ise kontörlü çeviri sistemi… Çeviriye sürekli olarak ihtiyaç duymayan ya da kısa metinler için hizmet almak isteyen şirketler için avantajlı bir paket olan kontörlü çeviride farklı bir fiyatlandırma yapılıyor. Çalışkan, sistemin işleyişini şu şekilde anlatıyor: “Bünyesinde yabancı dil bilen personel bulundurmayan, özellikle Anadolu’daki KOBİ’ler için, birkaç cümlelik çevirileri bile hızlı bir şekilde tercüme ettirebilecekleri ve aldıkları hizmete göre ödeme yapacakları bir sistem geliştirdik. Normal şartlarda, 1 sayfadan (1 sayfa=1.000 karakter) az metinler için bile 1 sayfa ücreti alınır ve kimse sürekli kısa çevirilerle uğraşmak istemez. Ancak kontörlü tercüme paketini satın alan şirketler, yazışmalarında kullanmak üzere 1 cümlelik e-posta çevirilerine bile hızlı bir şekilde ulaşma imkanına sahip oluyor.” Bu hizmet sayesinde, yabancı dil bilen çalışanı bulunmayan birçok şirketin, dış ticaret yazışmalarını kolaylıkla gerçekleştirebildiğine dikkat çeken Çalışkan, bu paketi kullanarak ihracat yapmaya başlayan müşterileri olduğunu dile getiriyor.
BilgiOdası ile Basın Bültenleri Hedefe UlaşıyorHalkla ilişkiler, özellikle de medya ilişkileri, şirketler için her geçen gün daha da önem kazanıyor. Uzmanlar, şirketlerin ürünleri, hizmetleri, yatırımları vb. haberleri basın aracılığı ile hedef kitlelere ulaştırmanın, marka bilinirliğine ve şirket itibarına önemli bir katkı sağladığı konusunda hemfikir… Ancak, bu alanda profesyonel halkla ilişkiler şirketleri ile çalışmayanlar için, iletişim oldukça karmaşık ve zorlu olabiliyor. Bir halkla ilişkiler şirketi ile düzenli olarak çalışmak, her şeyden önce ekonomik olarak, birçok KOBİ için zorlayıcı bir etken olabilir. Şirketin iletişimi kendi bünyesinde yürütmesi ise, gerek düzenli ve doğru veri oluşturma, gerekse uygun yöntemlerle çalışma deneyiminin eksikliği gibi unsurlar açısından riskli sonuçlar doğurabilir. Bunun yanında, genellikle e-posta aracılığıyla gönderilen bülten ya da davetlerin, hangi mecraya, kime, hangi zamanda gönderilmesi gerektiği ve takip sistemi, özel bir uzmanlık ve know-how anlamına geliyor...
Basın iletişiminde, şirketler için pratik ve ekonomik bir çözüm olarak, bülten, davet, haber vb. bilgilendirmeleri, konuyla ilgili gazetecilere ulaştırmak amacıyla geçtiğimiz yıl kurulan BilgiOdası, farklı bir dış kaynak kullanımı olanağı sunuyor. Şirketin kurucusu ve genel müdürü Aydın Sün, kendisinin de uzun yıllar halkla ilişkiler alanında çalıştığını ve bu yöndeki ihtiyaçları görerek girişim yapmaya karar verdiğini söylüyor:“İletişim danışmanlığı sektörünün önde gelen şirketlerinden birinde çalıştıktan sonra, sektördeki güncel basın listesi ihtiyacını, her şirketin kendi bünyesinde çözmesinin yüksek maliyetli bir süreç olduğunu fark ettim. Listeleri güncel tutabilmek için, hedef kitleye uygun gazete, dergi, web sitesi ve TV’lerin ekiplerinin düzenli olarak takip edilmesi gerekiyor ki, bu da eleman ve zaman maliyeti anlamına geliyor. Yanı sıra, hazırlanmış metinlerin ilgili kişilere etkin bir şekilde ulaştırılması da önemli bir sorun… Her şirketin profesyonel standartlarda e-posta gönderecek altyapı kurmak için yeterli maddi ve teknik birikimi olmayabiliyor. Tüm bu bilgiler ışığında, bu hizmetin outsource (dış kaynak kullanımı) ile verebilecek, profesyonel bir sistem ile çözüm yaratılabileceğini düşündüm. “
BilgiOdası, halkla ilişkiler şirketlerine ve medya ilişkilerini kendi bünyesinde yürüten şirketlere, güncel basın veritabanı ve basın bülteni gönderimi hizmetleri sunuyor. Sisteme üye olan şirketler, basın mensuplarının güncel iletişim bilgilerine erişebildiği gibi, yine çeşitli konulara göre düzenlenmiş basın listelerine, profesyonel standartlarda basın bülteni gönderimi yapabiliyor. Sün, özellikle bir halkla ilişkiler şirketi ile çalışmayan, ancak şirketinde bu alanda bir profesyonel bulunduran şirketlerin böylece basın bültenlerinin performansını da rahatlıkla ölçümleyebildiklerini söylüyor.
Tüm İşlem Birkaç Dakika SürüyorBilgiOdası’nın sistemini kullanabilmek için, internette dolaşacak kadar bilgisayar bilgisine sahip olmanın yeterli olduğunu belirten Sün, gönderim işleminin ise yalnızca birkaç dakika sürdüğüne dikkat çekiyor: “BilgiOdası, tamamen internet tabanlı bir platform üzerinde hizmet sunuyor. Üye şirketler, internete bağlı herhangi bir bilgisayardan BilgiOdası’nın web sitesi olan
www.bsnods.com’a girerek, kullanıcı isimleri ve şifreleriyle sisteme giriş yapıyor. Basın bültenleri de yine web sitesi üzerinden, sisteme “kopyala-yapıştır” yöntemiyle giriliyor. Ardından basın bülteni ile birlikte gönderilecek fotoğraf ve ürün görselleri yükleniyor. Son olarak da basın bülteninin hangi listelere (ekonomi, otomotiv, enerji, vb.) gönderim yapılacağı seçilip, gönder tuşuna basılarak işlem tamamlanıyor.”
Sistem bülteni servis ettikten sonra, bir kopyasını da şirketteki ilgili kişiye gönderiyor. Böylelikle servisin tamamlandığı da doğrulanıyor. Ayrıca, gönderimle ilgili raporlara da gerçek zamanlı olarak ulaşabiliyor. Bu sayede hangi gazetecinin, basın bültenini ne zaman okuduğu, hatta hangisinin bülten ile birlikte gönderilen hangi görseli bilgisayarına indirdiği takip edilebiliyor. Sistemin sağladığı en önemli avantajlardan biri de, “programlanabilir” olması… Bu sayede bülteni önceden sisteme yükleyerek, istenilen tarih ve saatte otomatik olarak gönderim yapmak da mümkün.
İsme Özel GönderimÖte yandan, pek çok halkla ilişkiler şirketi ve medya ilişkilerini kendi bünyesinde yürüten şirketin basın bülteni gönderiminde çeşitli sorunlar yaşadığını belirten Sün, basın bülteni gönderiminde yaygın olarak kullanılan toplu gönderim yönteminin, iletilerin önemsiz postaya düşmesine ve ilgili gazeteci tarafından görülmemesine neden olabileceğine dikkat çekiyor. . Bülten gönderiminde karşılaşılan önemli sorunlardan bir tanesinin de görsel ve dosya gönderimi olduğunu belirten Sün konuyla ilgili şu bilgiyi veriyor: “Bir bültenin yayının etkileyen önemli kriterlerden birisi de bültenle birlikte gelen görsellerdir. Görseller ne kadar çeşitli ve yüksek kalitede olursa, bültenin yayın şansı artar. Klasik yöntemlerde basın bülteni gönderirken, beraberinde en fazla toplam 1-1,5 MB’lik görsel veya dosya gönderebilirsiniz. Bu da gönderdiğiniz görsellerin çözünürlüğünün düşük olması ve gazeteciler tarafından kullanılamaması anlamına gelir. Gönderim sırasında e-posta sunucunuzun yoğunluktan dolayı başka taleplere cevap verememesi, yürümekte olan diğer işlerinizi olumsuz yönde etkileyebilir. BilgiOdası’nın sistemi kullanılarak, gönderilen basın bültenleri ile beraber her biri 2-2,5 MG büyüklüğünde 7 adede kadar görsel ve yine büyük boyutlarda 7 adede kadar dosya gönderebilirsiniz. Üstelik gönderim de BilgiOdası sunucuları tarafından yapılacağı için, kurumsal e-posta sunucunuzun performansı hiçbir şekilde etkilenmez.”
Üyelik sözleşmesi kapsamında şirketlere hizmet verdiklerini belirten Sün, aylık periyotlarla ücretlendirme yapıldığını ifade ediyor. Sün, üyelik ücretinin ise, şirketin bülten gönderim yoğunluğuna, bulunduğu sektöre, kullanmayı planladığı basın listelerine göre değişiklik gösterdiğini belirtiyor. BilgiOdası’nın halkla ilişkiler şirketlerine bir alternatif olmadığının altını çizen Sün, şirketlerin sistemden etkin yararlanabilmeleri için, medya ilişkileri alanında yetkin bir çalışan bulundurmalarının da yararlı olacağına dikkat çekiyor.
Deponuz Ayağınıza GelsinPek çok şirket, saklamak zorunda olduğu evraklar, dosyalar ve kullanımda olmayan malzemeler için depolama sorunu yaşıyor. Bazen saklanması gereken malzeme az olmasına karşın, ofis alanlarında ciddi bir sıkışıklığa neden olabiliyor. Bu durum, genellikle düzenli bir saklama ortamı sağlayamadığı için de, ihtiyaç duyulduğunda aranılan dosya ya da malzemeyi bulmak saatler sürebiliyor. Ofis dışında bir depolama seçeneği düşünüldüğünde, yüksek kira maliyetleri ile karşı karşıya kalınıyor. Aslında ofisinizde 1 oda daha olsa ne iyi olurdu değil mi?
Yurtdışında örneklerine sıkça rastlanan bireysel depo hizmetleri konusunda Türkiye’de 2007 yılından beri faaliyet gösteren Pratik Depo, şirketlerin depo ihtiyaçlarına pratik ve düşük maliyetli bir çözüm sunuyor. Yıllarca Amerika’da yaşayan ve depo hizmetlerini kullanan Yasemin Oytaç, Türkiye’ye dönüş yaptığında atmaya kıyamadığı eşyalarını saklamak için uygun bir çözüm bulamayınca, Pratik Depo’yu hayata geçiriyor. Şirketlerin ihtiyaçlarına göre, küçük, orta ve büyük boy olmak üzere 3 farklı boyda depo çözümü sunan şirket, saklanan eşyaların güvenliğini de üstleniyor.
Pratik Depo Kurucu Ortağı ve Satış ve Pazarlama Direktörü Işıl Oytaç, sistemin işleyişini şu şekilde anlatıyor: “Şirketin tercih ettiği boyuttaki Pratik Depo’yu ofisine kadar ***ürüp eşyalarını paketleyerek yerleştiriyoruz. Gereken durumlarında demontajlarını da yapıyoruz. Pratik Depo’nun kapısını kilitleyip anahtarını müşteriye teslim ettikten sonra, rutubetten ve diğer olumsuz dış etmenlerden korunan depolarımızda ***ürüyoruz. Bütün süreç, Pratik Depo güvencesi altında sigortalanıyor. Müşterimiz eşyalarına tekrar ulaşmak istediğinde, arzu ederse, depolarımızdan birine geliyor ya da biz ona ***ürebiliyoruz.”
Şirketlerin, çağrı merkezi numarasını ara**** ulaşabildikleri Pratik Depo’da müşteri temsilcileri aracılığıyla saklanacak malzemenin durumuna göre hangi ürünün kullanılması gerektiği konusunda yönlendirme yapılıyor. Oytaç bugüne kadar, ilaç şirketleri, ajanslar, bankalar, muayenehaneler, muhasebe büroları, üretim yapan orta ölçekli şirketler ve otomotiv sektöründen şirketlere depolama hizmetleri verdiklerini belirtiyor. Aynı zamanda mevcut depolarına sığamayan ve ithalat yapan şirketlerin de kısa vadeli çözüm olarak Pratik Depo’dan yararlandığını ifade ediyor.
Saklanan eşyaların güvenliği konusunda da çok titiz çalıştıklarını ifade eden Oytaç, bu konuda şu bilgiyi veriyor: “ Türkiye’de görülmemiş bir garanti sistemimiz var. Pratik Depolarımız rutubete ve haşereye karşı özel olarak üretildi. Merkez depolarımız 24 saat güvenlik, kamera ve alarm sistemleri ile korunuyor. Aynı zamanda müşterilerimizin Pratik Depo’ları Allianz sigorta güvencesi altına… Paketlenmeden, geri teslim edilen ana kadar, bütün eşyalar ve işçilik, Pratik Depo’nun sorumluğunda garanti altına alınmıyor.”
Pratik Depo şu anda yalnızca İstanbul’da hizmet veriyor. Ancak kısa bir süre sonra İzmir ve Ankara’da da birer ofis açılması ve hizmet verilen alanların genişletilmesi planlanıyor. Deponun kiralanması için herhangi bir süre sınırı da bulunmuyor. Şirketler istedikleri adette ve sürede Pratik Depo kiralayabiliyorlar. Aylık bazda ödeme alan şirketin, depolama fiyatları ise 45 TL’den başlıyor. Kiralanan depo adedi ve süresi arttıkça, aylık ödemelerde indirimler de yapılıyor.
Araçlar Yakın TakipteGünümüzde artan rekabet ve düşen kar marjları, tüm şirketleri operasyonlarının verimini gözden geçirmeye yönlendirirken, disiplin sağlayıcı ve performansı arttırıcı önlemler almayı da zorunlu kılıyor. Zamana karşı yarıştığımız rekabet ortamında, şirketlerin araç filolarını da etkin bir şekilde yönetebilmesi gerekiyor. Hangi aracın, nerede olduğunu, bir sonraki hedef noktaya ne kadar sürede gidebileceği, ne kadar yakıt tüketimi yapıldığı, kaç km yol gidildiği gibi bilgiler, planlama yaparken kritik bir öneme sahip. Bu takibi şirket içinde etkin yönetebilmek ise maliyetli olduğu kadar, hata oranı da azımsanmayacak kadar yüksek… İşlerinin büyük bir bölümünü araç filosu ile gerçekleştiren şirketler, bu alanda teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanmaya yöneliyor. Mobil teknolojinin hızlı gelişimi sayesinde araçları takip ederek, detaylı raporlara ulaşmak ve önemli ölçüde maliyet avantajı yakalamak mümkün...
Mobiliz, 2004’ten bu yana araç takip ve filo yönetimi çözümleri ile şirketlerin izleme ve raporlama ihtiyaçlarına cevap veriyor. Standart takip sistemlerinin yanı sıra, şirketlerin sektörlerine yönelik özel uygulamalar da geliştiren Mobiliz, donanım ve aksesuar ihtiyaçlarını da karşıla**** anahtar teslim çözümler sunuyor.
Şirketin genel müdürü Levent Aydoğan, araç takip sistemlerinin, en büyük gider kalemlerinden biri olan yakıt maliyetlerini düşürmede ve filo disiplini sağlamada performans arttırdığını vurguluyor: “Her sektörün, filo verimini arttırmaya yönelik, sürücü bilgileri, araç, yük bilgileri, lokasyon bilgileri, yakıt tüketimi, ihlaller, çalışma saatleri gibi, kendine özgü izlemesi, kontrol etmesi ve sürekli iyileştirmesi gereken bazı parametreleri bulunuyor. Tüm bu parametrelerin birbirleri ile bağlantıları var. Dolayısıyla en sağlıklı bilgiye ulaşabilmek için entegre çözümlerin kullanılması gerekiyor.”
Araç takip sistemlerinin kullanımı ile hız, ani kalkış, ani fren vb. kontroller sayesinde yakıt tüketimi de önemli ölçüde azaltılabiliyor. Diğer taraftan, sistem çift yönlü mesajlaşma prensibi üzerinde çalıştığı için, yüksek maliyetli ve hataya neden olabilen ses haberleşmesi en aza indiriliyor. Gerekli durumlarda uyarı yaparak, sürücünün de güvenliğini sağlıyor. Bu sayede kaza ve iş kayıplarının önüne geçiliyor. Tüm bunlara bağlı olarak, hizmet kalitesi de yükseliyor. Ayrıca şirketlerin iş modelleri sisteme programlanarak, aykırı davranışlara ait ihlaller ile ziyaret veya teslimat noktalarına ait zaman ve lokasyona dayalı veriler elde edip, performans ölçümü yapmak da mümkün.
Bu sistemlerin her şirkete ve her sektöre uygulanabilir esnek bir yapıya sahip olduğunu da ifade eden Aydoğan, son dönemde vermiliğini artırmak isteyen KOBİ’lerin de izleme sistemlerine ilgi gösterdiğini belirtiyor. Grup, bu yönde, son dönemde balıkçılara özel olarak Türkiye’nin ilk “Balık Ağı İzleme Sistemi’ni” geliştirmiş. Böylelikle balıkçıların kötü hava şartları ya da büyük balıklar nedeniyle yaşadığı yüksek maliyetli balık ağları kayıplarının önüne geçiliyor.
Araç takip sisteminde öncelikle hizmet alacak şirketin ihtiyacına uygun ürün çeşidi belirleniyor. Eğer şirketin sektörüne özel mevcut bir çözüm yoksa Ar-Ge departmanı tarafından gerekli yazılımlar hazırlanıyor. Ürünlerin tesliminden önce gerekli olan tüm uygulamalar cihazlara yükleniyor. Montaj öncesinde şirketin GSM operatöründen bir SIM kart talep ediliyor. Bunun nedeni, sistemin mobil operatör üzerinden çalışıyor olması. Sonrasında montaj gerçekleştirilerek kullanım ile ilgili eğitimler veriliyor. Sistem, temel olarak GPS uydularından alınan konum bilgilerinin, araç üzerinden toplanan çeşitli sensör ve benzeri bilgiler ile birlikte GSM/GPRS üzerinden bir merkeze iletilmesi ve kullanıcılara kontrollü olarak internet üzerinden sunulması esasına göre çalışıyor.
Mobiliz çözümleri, Türkiye çapında 14 servis sağlayıcı tarafından satışa sunuluyor ve 81 ilde satış sonrası hizmet verilebiliyor. Ürünlerinin araç başına maliyeti çeşidine göre 300-600 dolar arasında değişiyor. Bunun yanında, araç başına 10-15 TL arasında değişen bir aylık izleme hizmet bedeli ile 5-10 TL civarında gerçekleşen ve GSM operatörüne ödenen GPRS iletişim bedeli de söz konusu.
Gerçek Hedef Kitleye Nokta AtışŞirketlerin ürün ve hizmet tanıtımlarında en çok zorlandıkları konu, hiç kuşkusuz doğru hedef kitleye ulaşabilmek… Özellikle kriz ile birlikte reklam için ayrılan kaynakların iyice azalması da, şirketlerin daha seçici, daha dikkatli olmalarını zorunlu hale getirdi… Son dönemde hızla yaygınlaşan internet ve diğer interaktif kanallar üzerinden pazarlama ise, ekonomik, kişiselleştirilebilir, ölçümlenebilir olmasının yanı sıra, kesin ve hızlı çözüm sunması açısından, özellikle KOBİ’ler için cazip bir kanal haline geldi...
“İzinli pazarlama” alanında Türkiye’nin öncü ve lider şirketi Dataprofil, 1,5 milyona ulaşan izinli veritabanı ile şirketlere hedef kitlelerine e-posta, SMS, MMS, posta vb. yollarla reklam ve tanıtım yapma olanağı sağlıyor. Dataprofil’e ait web sitesi SüperTeklif’e üye 1,5 milyon kişiye, izinleri doğrultusunda özellikleri ve ilgi alanlarına yönelik olarak reklam gönderiyor. Sistemde, üyeler, okudukları reklam, katıldıkları anket, izledikleri video vb. karşılığında puan kazanırken, bu puanlar, belli bir seviyeye geldiği zaman nakit olarak banka hesaplarına yatıyor. Dataprofil, İzmir’den Sivas’a, Trabzon’dan Elazığ’a kadar Türkiye’nin her yerindeki internet kullanıcılarına ve markalara hizmet veriyor.
Dataprofil’in, ağırlıklı olarak KOBİ’ler için geliştirdiği “dprofil” uygulaması, özellikle belirli bir hedef kitleye, düşük bütçeli reklam/tanıtım yapmak isteyen şirketler için hazırlanmış bir sistem. Sistem üzerinde, üyeler arasından, yaşadıkları il, ilçe, yaş, cinsiyet çalışma durumu vb. detaylı profil bilgilerine göre seçim yapabiliyorsunuz. Bir örnek vermek gerekirse; İstanbul, Bakırköy’de, bir butik açtığınızı varsayalım. Merter-Beylikdüzü hattında oturan, 18-40 yaş arası, alışverişi seven, üniversite mezunu, çalışan, evli-bekar kadın grubuna tanıtım için bir e-posta göndermek istiyorsunuz. “dprofil” ile Dataprofil veritabanında kaç kişinin bu özelliklere sahip olduğunu tespit ederek, bunlar arasında, istediğiniz sayıda kişiye, SüperTeklif üzerinden e-mail, SMS, MMS ya da posta ile tanıtım göndermeniz mümkün.
Belirlenen liste istenirse daha sonra tekrar kullanılmak üzere kaydedilebiliyor. Bunun yanında “dprofil” üzerinden reklamınızı kaç kişinin okuduğu, reklamdaki linkin kaç kişi tarafından tıklandığı gibi bilgilerin yer aldığı durum raporuna anlık olarak ulaşılabiliyor. Fiyatlandırma, gönderimin hangi yolla yapıldığına, kaç kişinin okuduğuna göre değişiyor. Başka bir ifade ile reklamı okumayanlar için ödeme yapmıyorsunuz. Örneğin; 5.000 kişilik bir gönderimde, mesajlar 3.000 kişi tarafından okunduysa yalnızca bu grup için ödeme yapıyorsunuz. Hedefe ulaşmayan reklam için para ödenmemiş oluyor. SüperTeklif üyesi ise, ilgi alanına göre aldığı reklamlar, özel kampanyalar, indirimler vb. hakkındaki duyuruları herkesten önce görmüş oluyor.
Pozitif Pazarlama GücüGünümüzde şirketlerin klasik pazarlama araçları ile etkili sonuçlara ulaşması giderek zorlaşıyor. Pazarlamada yeni yaklaşım yaratıcı fikirler üzerinden ilerlerken, bu konuda bilgi sahibi olmak da bir o kadar önemli… Aynı zamanda şirketlerin pazarlamadan sorumlu yöneticileri bazen o kadar içeriden bir göz oluyor ki, şirketin ürünün veya hizmetin dışarıdan nasıl göründüğünü fark edemeyebiliyor. Bu durum da pazarlama çalışmalarını bir kısırdöngü içerisine çekerek atılacak adımları geciktirebiliyor. KOBİ’ler için pek alışıldık olmasa da özellikle şirketlere yeni bir vizyon katacak, ya da farklı hedef kitlelere ulaşabilecek pazarlama projelerinin geliştirilmesi konusunda dışarıdan hizmet almak son dönemde hızla yaygınlaşıyor.
3 genç girişimci tarafından 2004 yılında hayata geçen 004 +Pozitifikir butik proje ajansı, şirketlere alternatif mecralarla ilginç ve katma değer yaratan projeler geliştiriyor. Pozitif fikirler yaratmak amacıyla harekete geçen şirketin adı da, kuruluş yılı ile işe yaklaşım tarzlarının birleşmesinden oluşuyor. Alışılmışın dışında bir ağla hizmet veren şirket, dershaneler, halı sahalar, mağazaların giyinme kabinleri gibi farklı mecralarda şirketlerin mesajlarını hedef kitlelere taşıyor. Bu güne kadar 250’den fazla tanıtım yapan Pozitifikir, uygulayıcı olarak çıktığı yolda müşterileri ile kurduğu yakın ilişkinin de yarattığı olumlu etki ile pazarlama destek projeleri de sunmaya başlamış.
Pazarlama projelerinin dış kaynak yolu ile geliştirilip uygulanmasının şirketlere önemli avantaj sağlayacağını belirten, şirketin ortaklarından Umut Kutlu, çoğu şirkette fikirlerin çıkıp hayata geçmesinin çok zaman aldığını ve operasyonel yükünün fazla olduğunu dile getiriyor. “Bir proje en sıcak anında hayata geçirilirse başarılı olur” tezini savunan Kutlu, fikirden uygulamaya hatta yönetim raporlarının hazırlanmasına kadar tüm süreci üstlenebileceklerini belirtiyor.
Bugüne kadar büyük çaplı şirketlerin pazarlama projelerini hayata geçiren şirket yakın dönemde KOBİ’lere özel projeleri de hayata geçirmeyi hedefliyor. Şirketin yeni hedefleri arasında Anadolu’da yeni ve farklı mecralar yaratmak da var.
Sağlıklı Yemek Hizmeti de AlabilirsinizSabahtan akşama kadar, ofiste, toplantılarda, dışarıda nasıl beslendiğinizi hiç düşündünüz mü? Peki sağlıksız yeme alışkanlıklarının, yarattığı fiziksel olumsuzluklar yanında, performansınızı ve verimliliğinizi nasıl olumsuz etkilediğini? Günde 5 öğün, hatta toplantılarınız için, dış kaynak kullanımı ile kapınıza gelen bir sağlıklı bir yemek hizmeti almanız da mümkün!
Didem Altınbaşak Tulgan’ın kurduğu Rafinera, şu anda bu ihtiyaca karşılık veriyor. Aslen, ilaç sektörü kökenli bir yönetici olan Tulgan, hamilelik döneminde gördüğü tedavi sırasında, yurtdışında, gerekli beslenme ihtiyaçlarını günde 5 öğün, kapısına kadar gelen bir servis ile alınca, ‘Türkiye’de olmaz mı?’ diye düşünmeye başlamış… Zira Türkiye’ye geldiğinde, aynı hizmeti alamıyor olmanın kendisini hayli yorduğunu söylüyor. ‘O halde ben yapayım’ diyerek, kolları sıvıyor ve zor bir yola çıkıyor. Rafinera adını alan bu girişimin iş planları önemli bir zaman diliminde hazırlanıyor. Endüstriyel bir mutfak kuruluyor, alanında önemli isimler; beslenme uzmanları, diyetisyenler, aşçılar ve şeflerle güçlü bir ekip kuruluyor. Bunun üzerine bir de güncel eğitimler alınıyor. İstanbul içinde, sağlıklı beslenmek isteyen herkes için, kapıya teslim, günlük menülerden oluşan bir iş sistemi kuruluyor.
Kurdukları sistem ise şöyle çalışıyor: Öncelikle, paket program almak isteyen kişi, Rafinera’nın beslenme uzmanları ile görüşerek, detaylı bir analiz yapılıyor ve günlük kalori ihtiyacı hesaplanıyor. Bu noktada, tercihleriniz de önemli. Örneğin, hızlı kilo vermek isteyen, vejetaryen menüleri tercih eden ya da hamileliğini sağlıklı beslenerek geçirmek isteyen biri olabilirsiniz… Her kişiye uygun bir model var. Bunun yanında kendi özel menünüzü de oluşturabilirsiniz. Bu noktada, mevcut test ve tahliller, doktorunuzdan gelen bilgiler de önemli… Örneğin eğer bir doktor reçetesi varsa, bu da değerlendirmeye alınıyor. Tulgan, kendilerinin uygulama tarafında olduklarına özellikle dikkat çekerken, “sağlıklı ve dengeli beslenme servisi” verdiklerini vurguluyor. Sistemi şöyle anlatıyor: “ Günlük alınması gereken kalori miktarını hesapladıktan sonra, bunu beşe bölüyoruz. Kişinin fiziksel aktivitesine göre karbonhidrat, yağ ve protein oranlarını belirliyoruz. Beslenme uzmanımız, özel koşulları da göz önünde tutarak, reçeteyi çıkarıyor. Sonra şef ve diyetisyenimiz, birlikte bir paket menü hazırlıyor. “
Bu doğrultuda oluşturulan beslenme planları ise 6 ana başlıkta toplanıyor: Kilo vermek isteyenler için De-light, formunu ve sağlığını koru****, fazla yemekten korunmak isteyenler için, Fit&Well, vejetaryenler için Vegetarian, toksinlerden arınmak isteyenler için Detox, hamilelik döneminde gerekli şekilde beslenmek isteyenler için Mom To Be, kendi özel menüsünü yaratmak isteyenler için ise Personal Chef.
Yemekler, her gün taze olarak pişiyor ve sabah erkenden, siyah özel ambalajlar içinde, sahiplerine ulaştırılmak üzere yola çıkıyor. Bunun yanında, yemek kutularının içine tek soruluk pratik anketler atılarak, müşterilerin yanıtları doğrultusunda sürekli yenilenme stratejisi uygulanıyor… Tulgan, sistem aktif olarak çalışmaya başlamadan önce, bir ay boyunca test yaptıklarını söylüyor. Bu süreçte gelen yorumlara göre bazı süreçlerde değişiklikler de yapılmış… Örneğin, yemek tabaklarındaki özel jelatin ara poşetleme işlemi, poşet kutudan, kutu formatına dönüşmesi gibi.
Rafinera’nın “kurumsal” başlığı altında da özel bir hizmeti var. Tulgan, verimli bir iş günü ve toplantı trafiği için, sağlıklı beslenmenin şart olduğuna dikkat çekiyor. Sürekli oturarak çalışan insanlarda oluşan bölgesel yağlanma da bir diğer dikkat çeken konu. Kendisinin de, çalıştığı dönemde, öğlen hafif bir salata, saat 17.00 de tatlı, akşam geç saatte ofis çıkışı fast food türünde yemekler tükettiğini hatırlıyor. Bu da haliyle uyku kalitesine kadar yansıyan, olumsuz bir durum… Rafinera da bu noktadan yola çıkarak, işyerlerine sağlıklı beslenme paketleri hazırlıyor. Kurumsal müşterilerine “Sağlıklı yaşa, hayatını iyi yönet, terfi et’ mesajını veriyor… Aynı zamanda, toplantılara özel olarak, dışarıdan söylenen yemek yerine de bir çözüm geliştirilmiş. Yağlı kurabiyeler yerine, sağlıklı ve lezzetli, zengin toplantı paketleri ve ikramlar sunuluyor.
Kaynak: KobiFinans Dergisi 23. Sayı