Not: Yorum gönderebilmek için kayıt olmalısınız. Kayıt olmak için, buraya tıklayınız. Kayıt ücretsizdir!
YORUM YAZILAN YAZI
METTİN
10/10/2009 : 21:35:40 Attila İlhan ölümünün 4. yılında mezarı başında anılıyor.
Geçirdiği kalp krizi sonucu 80 yaşında yaşamını yitiren Türk edebiyatının usta kalemi Attila İlhan ölümünün 4'üncü yılında mezarı başında anılıyor.
Ölümünün üzerinden tam 4 yıl geçen, şair, roman yazarı, gazeteci, eleştirmen Attila İlhan, vefatının 4'üncü yılında Attilâ İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı'nın düzenleyeceği bir törenle anılacak.
Haziran 1925 tarihinde doğan; şiirleri, romanları, araştırmaları, denemeleri ve köşe yazılarıyla Türk edebiyatını ve düşün dünyasını etkileyen Attilâ İlhan'ı anma töreni, 10 Ekim Cumartesi günü saat 12.00'de, ailesinin ve sevenlerinin katılımıyla İstanbul Aşiyan Mezarlığı'ndaki kabristanı başında yapılacak. Yakınları ile sanat ve edebiyat dünyasından arkadaşların da katılacağı töreninde, İlhan ile ilgili kısa birer konuşma yapılacak.
AN GELİR
....son umut kırılmıştır kaf dağı'nın ardındaki ne selam artık ne sabah kimseler bilmez nerdeler namlı masal sevdalıları evvel zaman içinde kalbur saman ölür kubbelerde uğuldar bâk çeşmelerden akar sinan an gelir -lâ ilâhe illallah- kanunsüleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek kim duysa / korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatlı bir bombadır patlar an gelir attilâ ilhan ölür
Başarı yalnız yetenek değil disiplin özveri, bağımsız ve ödünsüz bir kişilik, içten bir yurt sevgisi gerektirir. Ancak o zaman, gerçek ve hak edilmiş bir başarı olur.
ATTİLÂ İLHAN
Kaynak: Gerçek Gündem
Tarih: 19:26:02 09.10.2009
SON 4 YORUM (En yenisi en önce gösteriliyor)
METTİN
10/10/2009 : 22:20:04 SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN
Sen benim hiçbir şeyimsin Yazdıklarımdan çok daha az Hiç kimse misin bilmem ki nesin Lüzumundan fazla beyaz Sen benim hiçbir şeyimsin Varlığın yokluğun anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak Dudaklarınla cama çizdiğin En fazla sonbahar otellerinde Üniversiteli bir kız uykusu bulmak Yalnızlığı öldüresiye çirkin Sabaha karşı öldüresiye korkak Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir şeyimsin Hiçbir sevişmek yaşamışlığım Henüz boş bir roman sahifesinde Hiç kimse misin bilmem ki nesin Ne çok çığlıkların silemediği Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir şeyimsin Yabancı bir şarkı gibi yarım Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak Hiç kimse misin bilmem ki nesin Uykumun arasında çağırdığım Çocukluk sesimle ağla****
Sen benim hiçbir şeyimsin
METTİN
10/10/2009 : 22:17:44 BEN ARTIK KÜSÜM
beni de kırdılar içimde kırdılar karanlık camlardan sular akıyordu şimşekli bir boşlukta saat vurdu beni de kırdılar belki yalnızdılar belki onların da çocukluğu yoktu bütün şarkılara kapalıydılar bir genç kız değmemişti saçlarına
beni de kırdılar ben artık küsüm yağmurları yağmıyor ağaçlarıma sularından içmiyorum susadım ama beni de kırdılar soğuk bir ölüm çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm bütün şarkılara kapalıydılar
METTİN
10/10/2009 : 22:12:09 MUHAYYER
önemli gizli boyutlarıyla yeryüzündeki yaşantımız ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız söylediklerimizle değil söylemediklerimizle varız o gün ki ölümün perdesine yapayalnız yansırız ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız
bir incesaz ki süreklidir yaprak döken korularda çılgınlıkları oluşturur en çapraşık duygularda büyük çıkmaz akla gelip de sorulmayan sorularda bazı insan içten içe düşünür hesaplar da ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız
üflediği sustuğumuz tutkuların düşlerimizi çokçadır çocukluktan çıktığımızı sanmak aslında çocukçadır gerçi gençlik bir uçta yaşlılık bir uçtadır birleştikleri gerçek o müthiş sonuçtadır ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız
METTİN
10/10/2009 : 21:43:40 BİOGRAFİSİ.... Gençlik yılları 15 Haziran 1925'te Menemen'de doğdu. Tam ismi, Attilâ Hamdi İlhan'dır. Kardeşleri, oyuncu Çolpan İlhan ve avukat Cengiz İlhan'dır. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir'de, kalanını ise babasının mesleği dolayısıyla gittikleri Balıkesir gibi değişik illerde tamamladı. Liseydeyken çeşitli dergilerde şiirleri bazen kendi ismiyle bazen de takma isimlerle yayımlandı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözaltında kaldı, iki ay hapis yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı'nda Cabbaroğlu Muhammed şiiriyle pek çok ünlü şairi geride bırakarak ikincilik ödülünü aldı. 1946'ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde şiirleri yayımlanmaya devam etti. Hukuk Fakültesi’ndeki yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkânlarıyla çıkardı.
Paris yılları 1948 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette aktif rol oynadı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye'ye geri dönüşünde başı sık sık polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Bir kaç kez gözaltına alındı.
İstanbul - Paris - İzmir üçgeni 1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem, Attilâ İlhan'ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar.
Sanatta Çok Yönlülük 1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968'de evlendi, 17 yıl evli kaldı.
İstanbul'a dönüş Hazırlık ve arayış dönemi , Romanda 'hazırlık ve arayış dönemi' diye nitelendirilebilecek dönemde, yayımladığı Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez'de yazarın Paris'te yaşadığı yıllara ait deneyimlerinin ve gözlemlerinin karakterlere yansıdığı görülür. Yazıldığı yıllarda Türkiye'deki batılılaşma uğruna toplumdan kopan kişilerin bocalamaları Sokaktaki Adam'da ele alınırken, Zenciler Birbirine Benzemez'de Avrupa'da komünist ve anti-komünist mültecilerle karşılaşan, hayal kırıklığına uğramış bir devrimci anlatılır. Her bölümün farklı bir karakterin ağzından aktarıldığı Sokaktaki Adam, Attilâ İlhan'ın edebiyatımıza getirdiği yeni bir söylem olarak alınabilir. Daha sonraki romanlarında da görüleceği gibi, diyalektik bir yaklaşımla işlenen olaylarda kahramanlar güçlü ve zayıf yanlarıyla okura ulaşır; birbirlerini suçlamaz ve okuyucuda önyargı oluşturmazlar. Attilâ İlhan, Zenciler Birbirine Benzemez için bakın neler diyor:" Kitap 'soğuk savaş'ın en belalı döneminde yazıldı, yayınlandı. Çok ikircikli bir sorunu tartışıyordum. Romanın kahramanı, İstanbul'daki ve Paris'teki 'solcu' çevrelerle düşüp kalkıyor, bunlarla ilişkilerini ve tartışmalarını anlatıyordu, her şeyi olduğu gibi yazmak, romanın yayımlanmasından vazgeçmekle eşitti. Bu bakımdan, içeriğine hafif flu bir hava verdim."
Romanın dilinin farklılığını ise yazıldığı dönem içerisinde yoğun Fransızca çalışmasına bağlayan yazar, bazı cümleleri Fransızca düşünüp Türkçe yazmıştır.
Olgunluk dönemi , Yazarın "olgunluk dönemi" diye tanımlanabilecek edebiyat süreci Kurtlar Sofrası ile başlar. Sokaktaki Adam'da ne istediğini değil, ne istemediğini bilen biri anlatılırken; Zenciler Birbirine Benzemez'de Mehmed-Ali istedikleri ile istemedikleri arasında mütereddit bir karakteri yansıtmaktadır. Oysa Kurtlar Sofrası'nda Mahmud ne istediğini çok iyi bilen bir karakteri çizer. Bu üç romanıyla Attilâ İlhan Türk aydınına farklı açılardan bakar, fikirlerini diyalektik-materyalist bir sentez içinde derleyerek Türkiye için bir sentez önerir- ki sonradan yazdığı yedi kitaplık Aynanın İçindekiler serisi de bu zemine oturmaktadır. Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Dersaadet'te Sabah Ezanları, O Karanlıkta Biz, Allah'ın Süngüleri: Reis Paşa ve Gazi Paşa bu seriyi oluşturan romanlardır. Her romanda yer alan karakterler, Türkiye'nin tarihinde köşebaşlarını oluşturmuş dönemlere ayna tutan aydınlardır. Tarihi olaylar, politik ve sosyal dengelerle ele alınır. Birbirleriyle bağlantısı olan karakterlerden herbiri bir romanda ön plana çıkar ve olaylar onun gözlemleriyle aktarılır. Bu serinin bütünü irdelendiğinde yine, yazarın Türk aydınına yakın tarihimize bir bakma şansı tanıdığını ve kendi toplumcu-gerçekçi bakış açısıyla önergeler sunduğu görülür.
Politik araştırma ve düşünceleri ...Attilâ İlhan, vefatından önceki son yıllarını tarih araştırmalarına vermişti. Kendisine, Atatürk'ün eşsiz bulduğu dehasını herkesle paylaşma misyonunu edinmiş, Türkiye'nin yakın tarihi hakkında düşündüklerini çoğunlukla belgelere dayandırarak televizyon ekranından topluma seslenme gereği duymuştu. Milli Mücadele yıllarının hangi şartlarda kazanıldığından ve o dönemin olağanüstü ruh halinden devamlı bahseder, Türkiye'nin olası bir Avrupa Birliği (AB) üyeliğinde egemenliğini AB Devletleri ile paylaşacak olmasına ise şiddetle karşı çıkardı. Batılı devletlerin dostları değil, sadece çıkarları olabileceğini söyler, onların sömürgecilik anlayışlarını hemen her platformda tarih ve belgeleri ile vererek eleştirmekten çekinmezdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasına giden süreçte Tanzimat Fermanı'nın çok büyük bir darbe olduğunu düşünür, bu tarihten sonra Osmanlı'nın çözülmesinin hızlandığını söylerdi. Mustafa Kemal'in bilgisi, dehası, yaptığı hareketlerde toplumu hep arkasına alması (teşkilatçılığı) ve yaptığı devrimlere olan hayranlığını her platformda vurgulayan Attilâ İlhan; onun, yaptığı devrimlerde Fransa'yı örnek almasına rağmen Avrupa devletleri ile kurduğu mesafeli ilişkileri her zaman övmekten geri durmadı. Gâzi'nin ölümünden sonra İsmet İnönü'nün batı yanlısı kararlarını ise her zaman eleştirdi. Günümüz aydınlarının çoğunun batı yanlı duruşları olduğunu söyleyip onları halkı tanımamakla eleştirir, eski halkla bütünleşmiş ve millet çıkarları için hareket eden aydın tiplerinin artık yok olma aşamasına geldiğini söylerdi. Üniversite öğrencilerince yapılan eylemlerin bir hedefe varamayacağını, söyler, Fransız Devrimi'nin işçi sınıfı tarafından yapıldığından dem vururdu. Türkiye'de işçi sınıfını temsil eden bir siyasî partinin bulunmadığını, bunun gerçek demokrasinin önünde engel olduğunu söyler ama böyle bir partinin bir gün kurulacağını düşünürdü. Halka rağmen yapılacak olan hiçbir şeyin uzun süreli olamayacağını ise her zaman tekrarlamaktan geri durmadı. Anlattığı veya yazdığı olaylara hakim olması, kimsenin kişiliğine saldırmamaya özen göstermesi, onun, her kesimden insan tarafından takdir kazanmasını sağlamıştır.
Ölümü ...Attilâ İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan'ın 2004'ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 11 Ekim 2005'te İstanbul'daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.
2003 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştür. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliği 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü tutuklunun Günlüğü ile 1975 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile
Ailesi tarafından vefatından sonra 2007 yılında kurulan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı çalışmalarına devam etmektedir. Attila İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı
Eserleri , Müzik albümleri ,An Gelir / Kendi Sesinden Şiirleri (2006) Romanları ,Sokaktaki Adam (1953) Zenciler Birbirine Benzemez (1957) Kurtlar Sofrası (1963) Aynanın İçindekiler serisi Bıçağın Ucu (1973) Sırtlan Payı (1974) Yunus Nadi Roman Armağanı Yaraya Tuz Basmak (1978) Dersaadet'te Sabah Ezanları (1981) O Karanlıkta Biz (1988) Allah'ın Süngüleri: Reis Paşa (2002) Gazi Paşa (2006) Fena Halde Leman (1980) Haco Hanim Vay (1984) O Sarışın Kurt (2007) Öykü ,Yengecin Kıskacı (1999) Deneme-Anı ,Abbas Yolcu (1957) Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler (1985) Anılar ,Hangi Sol (1970) Hangi Batı (1972) Hangi Seks (1976) Hangi Sağ (1980) Hangi Atatürk (1981) Hangi Edebiyat (1991) Hangi Laiklik (1995) Hangi Küreselleşme (1997) Cumhuriyet söyleşileri ,Bir Sap Kırmızı Karanfil (1998) Ufkun Arkasını Görebilmek (1999) Sultan Galiyef - Avrasya`da Dolaşan Hayalet (2000) Dönek Bereketi (2002) Yıldız, Hilâl ve kalpak Kaynakça ,Attilâ İlhan Bilim Sanat ve Kültür Vakfı
0.84 saniye. 14:15:47, 23 Kasım 2024, Cumartesi
Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.
Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.