Not: Yorum gönderebilmek için kayıt olmalısınız. Kayıt olmak için, buraya tıklayınız. Kayıt ücretsizdir!
YORUM YAZILAN YAZI
nellsanell
22/09/2007 : 18:47:34 Dünyada ilk defa bitkisel yollarla tüyleri yok eden kremi icat eden Cihat Dündar, 10 ay içinde hem markalaştı hem de 3 milyon dolarlık ciroya ulaştı. işte Cihat Dündar’ın 4 yıl boyunca varını yoğunu Ar-Ge’ye harca**** ulaştığı başarı...
Dünyada ilk defa tüyleri kökünden yok eden bitkisel kremi (Bio-Der) üretmeyi başardınız, bu süreçten bahseder misiniz? Nasıl doğdu Bio-Der fikri?
Almanya’da lise eğitimime devam ederken, bazı sorunlardan dolayı okulu bırakmak zorunda kaldım. Doğal olarak bu süreç beni hayata karşı aktif hale getirdi. Küçük yaşta olmama rağmen ticaretle uğraşmaya başladım. Bu süreç uzun yıllar devam etti. Daha sonra askerlik için Türkiye’ye geldim ve bir daha geri dönmedim. Burada kendi şirketimi kurarak ticaret yapmaya karar verdim. Öncelikle inşaat ve mobilya sektöründe şansımı denedim. Belli bir ölçü de başarı da yakaladım aslında. Ama benin asıl hedefim dünya çapında bir Türk şirketi yaratabilmekti. Bunun için de dünya da üretilmeyen ya da henüz keşfedilmemiş bir ürün icat etmek gerekiyordu, bu hedefime de inşaat ya da mobilya sektörü ile ulaşmanın zor olduğunu biliyordum.
Bu düşünceler beni, aynı zamanda özel ilgi alanıma giren ‘tıbbi kozmetik’ sektörüne yöneltti ve evrensel bir sorun olan vücuttaki tüyleri yok eden bir kremi, bitkisel yollarla icat etmekti hedefledim ve 1998 yılında Dündar Kimya’yı kurdum. Tabi böyle bir hedefin ciddi bir Ar-Ge bütçesi olacağını biliyordum. Bu yüzden diğer iki şirketimin gelirini buradaki Ar-Ge çalımlarına yönlendirmeye başladım ve dört yıl sürecek Ar-Ge çalışmalarımız da böylece başlamış oldu.
Ar-ge sürecinden biraz daha bahseder misiniz, araştırmalarınızı nasıl bir strateji izleyerek yaptınız?
Tam dört yıl bitkiler üzerine araştırma yaptık. Bu çalışmalarda bir çok bilim adamı görev aldı Binlerce bitki laboratuar ortamında denendi. Daha sonra bunlar krem haline getirildi ve gözlem olarak tüylerde bir azalma olup olmadığı denendi. Bu şekilde en az 30-40 kere ayrı ayrı kremler oluşturulup gözlemler yapıldı. Defalarca olumsuz sorunlarla karşılaştık. Gerçekten çok zahmetli bir araştırma dönemi geçirdik.
Tabi bu arada, tüm mal varlığım da buradaki Ar-Ge çalışmalarında erimeye başladı. Araştırmayla geçen 4 yılın, bana maliyeti 1 milyon doları geçti. Sonunda da cebimde beş kuruş kalmadığı gibi çevreme de borçlandım. Ama tam tükenmek üzereyken başarıya ulaştık ve dünyada ilk defa bitkisel yollarla tüyleri yok eden kremi bulduk. Bulduğumuz bu krem, 5 ay içersinde çapta ve sayıda tüyleri yüzde 80 oranında yok ettiğini gördük. Ayrıca bu tüyleri vücut artık üretemiyordu. Yani bu sorunu kökünden çözmeyi başarmış olduk
Peki bu buluşunuzu bağımsız kuruluşlara da onaylattınız mı?
Tabi ki kendi gözlemlerimiz yeterli değildi ve bağımsız kurumların onayını almamız gerekiyordu. Bu yüzden, Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne ve Çapa Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı’na ürünlerimizi etkinlik ve emniyet testi için ***ürdük. Yine çevremden aldığım borç ile üniversitelere araştırma ücretlerini ödedim ve sonucu heyecanla beklemeye başladım. Çünkü araştırmanın negatif çıkması durumunda benim ticari hayatımın sonu olacaktı. Kısacası borçlarımı ödeyemeyecektim ve muhtemelen hapse girecektim. Beynimden bu senaryolar geçerken, buluşumuzu inceleyen 2 üniversite de beni ayrı ayrı ara**** davet ettiler. Her iki üniversitenin yetkililerinin bana söylediği cümle şu oldu; ‘Bu krem tıp tarihine geçecek bir buluş’
Neden bitkisel ürünler üzerine yoğunlaştınız?
Öncelikle tüyler, insanlığın varoluşundan bu güne kadar süregelen bir sorunudur. Özellikle kadınlar için yaşam boyu bir çileye dönüşebilir. Benim kafamdan hep bu sorundan, insanoğlunu kurtarabilir miyim diye geçerdi. Belli bir sermaye birikimini de ulaşınca denemeye karar verdim. Niye bitkisel ürünler sorusuna gelince, ’17-18 yaşlarımdayken yüzümde çok fazla sivilce çıkıyordu. O yıllarda denemediğim ilaç kalmadı diyebilirim. Ama hiç birinde de başarılı sonuçlar alamadım. Aksine kimyasal karışımlı bu ilaçlar yüzümü daha fazla tahriş etmeye başladı.
Daha sonraları bir aile dostumuz bana bal ile yoğurt karıştırıp gün aşırı uygulamamı söyledi. Ve ben bu mucizevi formül sayesinde yüzümdeki sorunlardan kısa sürede kurtuldum.’ Tıbbi kozmetiğe olan merakım böyle başladı. Uzun yıllar kendi çabalarımla araştırmalar yaptım ve şuan inandım. Bitkileri kullanarak ölüm ve yaşlanma hariç her şeye çözüm bulunabilir. Bugün dünya diğer adı da alternatif tıp olarak biline bu alan kayıyor. Avrupa’da bile insanlar artık modern tıbba olan inancını kaybetmeye başladı.
Peki bu ürünü tanıtmayı nasıl başardınız? Çünkü maddi anlamda büyük sıkıntı içine düştüğünüzü söylüyorsunuz?
Tabi dediğiniz doğru, sıfırı tükettiğimiz için ürünü piyasaya tanıtacak maddi gücümüz yoktu. Ama bu kadar emek harcadığımız bir ürün mutlaka tanıtılmalıydı. Bir kaç gazeteye çek karşılığı kartvizit büyüklüğünde ilanlar verdim. Bu ilanları verirken de yine çok büyük risk aldım, çünkü ilan hedefe ulaşmazsa gazetelere ödeyebilecek tek kuruşum yoktu. Ama korktuğum başıma gelmedi. Ciddi bir taleple karşılaştık. Gelen talep karşısında hemen pazarlama yapımızı oluşturduk. 3 ay içersinde de bütün borçlarımı ödedim. Önceleri 20 metrekarelik bir büroda iken, 6 ay sonra 5 katlı bir binaya geçtik. Özellikle ürünü piyasaya sürdükten 6 ay sonra daha da rahatladık. Çünkü ürün işe yarıyordu ve kulaktan kulağa hızla yayıldı. Bugün ise Türkiye çapındaki 20 bin eczanede ürünlerimiz satılıyor.
Özellikle Avrupa’da kozmetik sektöründe çok güçlü şirketler var ve bunların Ar-Ge yapılarının da çok güçlü olduğu biliniyor. Bu devlerden önce bu kremi üretmeyi nasıl başardınız?
Türkiye, bulunduğu coğrafi konum olarak çok şanlı bir konumda yer alıyor. Ülkemizde 9 bin’in üzerinde bitki var. Bu Avrupa’daki toplam bitki oranından çok fazla. Avrupalılar bizdeki bitkilerin daha adını bile bilmiyorlar. Ayrıca bitkilerle tedavi yöntemi bizde çok daha ilerlemiş durumda. Aynı zamanda bitkilerle tedavi yöntemi, şark toplumlarında tarihsel bir gelenek olduğunu da biliyoruz. Bugün, İbn-i Sina, Farabi ve Lokman Hekim’in kitaplarını Avrupa halen inceliyor. Bu yüzden Avrupa bizim kadar bitkilere hakim değil. Bence en önemli farkımız bu oldu. Avrupalı şirketler daha çok kimyasal içerikli buluşlar üzerine eğiliyorlar.
Peki bu ürününüz pazarda nasıl bir etki yarattı, biraz da bu pazardan bahseder misiniz?
Pazarın yapısında devler var; Loreal, vichy gibi...Ama bu firmaların ürünleri bizim alanımıza girmiyor. Onlar sadece Tüy dökücü kimyasal içerikli kremler üretiyor. Bizim ürünümüz, hem bitkisel içerikli hem de tüyleri yok edici özellikte. Bu anlamda lazerle tedavi yöntemlerini saymazsak kendi yarattığımız pazarın lideriyiz.
Yurtdışına da açılacaksınız sanırım?
Tabi ki hedefimiz o. Zaten Bio-Der markasını dünya çapında bir ürün haline getirmek istiyoruz. Ancak daha Türkiye pazarında bile 10 aylık bir geçmişimiz var. Önce kendi evimizde güçlü olmak istiyoruz. Ama şunu biliyoruz ki, yurt dışından korkunç talep var. Örneğin geçende yurtdışında bir Pazar araştırması yaptırdık ve hemen üretimimizi arttırmak için 2 bin metrekare kapalı alandan oluşan yeni bir üretim tesisi için kolları sıvadık.
Peki bu arada Ar-ge çalışmalarınız devam ediyor mu, ya da farklı alanlarda yeni buluş hedefleriniz var mı?
Şimdi saçları çıkartacak bir formül üzerinde çalışıyoruz. Bazı önemli verilere ulaştık, örneğin saç hücrelerine ‘üret’ emrini verecek birkaç bitki olduğunu sanıyoruz. Bunlar üzerine çalışmalarımız devam ediyor.
BİODER NEDİR? Bio-Der, tamamen bitkisel özlerden yapılan ve hiçbir yan etkisi olmayan bir krem. Kullanıldığı bölgedeki tüylerde, 6 içersinde çapta ve sayıda yüzde 80’lere varan bir oranda azalma sağlıyor. En önemli özelliği ise kullanılan bölgede bir daha tüylenme olmuyor.
Cihat Dündar, Bio-Der’i yaratabilmek için 4 yıl boyunca 1 milyon dolar harcadı. İflasın eşiğine gelen Dündar bu süre sonunda istediği kremi üretince 10 ayda 3 milyon dolar kazandı.
“Yine çevremden aldığım borç ile üniversitelere araştırma ücretlerini ödedim ve sonucu heyecanla beklemeye başladım. Çünkü araştırmanın negatif çıkması, benim ticari hayatımın sonu demekti. Kısacası borçlarımı ödeyemeyecektim ve muhtemelen hapse girecektim. Beynimden bu senaryolar geçerken, buluşumuzu inceleyen 2 üniversite de beni ayrı ayrı ara**** davet ettiler. Her iki üniversitenin yetkililerinin bana söylediği cümle şu oldu; ‘Bu krem tıp tarihine geçecek bir buluş’”
Kaynak: Patent Dünyası
SON 2 YORUM (En yenisi en önce gösteriliyor)
transfermatik
25/04/2016 : 18:00:28 Özellikle Isparta güllerinden yapılan gül çiçek kremleri bu sitede annelerimize alınacak en güzel hediye bence.
22/09/2007 : 21:33:15 Mahmut bey.Öncelikle azminizi tebrik ederim.Bu ne hız böyle:) İnşallah devamıda gelir.
0.86 saniye. 20:13:00, 3 Aralık 2024, Salı
Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.
Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.