Not: Yorum gönderebilmek için kayıt olmalısınız. Kayıt olmak için, buraya tıklayınız. Kayıt ücretsizdir!
YORUM YAZILAN YAZI
hascence
23/01/2005 : 15:14:27
ÜZGÜNÜZ ! İŞE ALINMADINIZ !!!
Aradığımız kriterlere sahip değilsiniz. Çünkü;
"Kariyer" adı verilen çağdaş kölelik sistemi içinde ancak ve ancak yapmacık mülakat sorularının ve yapmacık x 2 cevaplama yöntemlerinin, "ensesi kıllı mı?" lığın, "rafting yapıyor musunuz?" ların ve bilumum ruhsuzluğun yaşandığı ve insanların hayatlarını kazanma zorunluluğundan dolayı yaşatılmaya mecbur bırakıldığı bu şartlarda dürüst olduğunuz ve yalnızca ve yalnızca "bilgi"ye değer verdiğiniz için işe kabul edilmediniz.
CV'niz asla veritabanımızda saklanmayacak ve gelecekte diğer pozisyonlarda değerlendirmeye alınmaycaktır.
Size onlarca iş arama sitesinin olduğu linki yolluyorum. Bu kadar çok eleman arayan olduğu halde yine iş yok onu anlayamıyorum ama hadi neyse.
hascence
05/07/2005 : 10:08:09 Beklemekle geçti hayatım
Hakan Yaman
Adamın biri hızlı okuma kursuna gitmiş ve çok memnun kalmış. O ilhamla coşup bir de hızlı bekleme kursunu bitirmiş. Şimdi, bir saatlik kuyruktan on beş dakikada çıkabiliyormuş!...
Hızlı bekleme; ne güzel fikir değil mi? Ama maalesef biraz fantezi. Kaderimiz bu; zaman önümüzden akacak biz boynumuzu büküp bakacağız. Büyümeyi, evlenmeyi, istediğimiz işi bulmayı, emekliliği… hep bir şeylere aşereceğiz…
İş başvurusu yapanların da en çok yakındığı konuların başında beklemek gelir. Aday için reddedilmek bile beklemekten daha katlanılasıdır. Çoğu zaman hain iş ilânı da şirketle ilgili bir tüyo çakmaz ki, adamların kapısına dayanıp “müspet-menfi bir yanıt” koparasın. Üstüne bir de yaraya tuz basıp; “Sektöründe lider kuruluş,” “Dünya devi marka,” “Aşmış firma,” gibi ifadelerle insanın ağzını sulandırıp hayallerini azdırırlar...
Saldırsan olmaz; kuşu ürkütürüm diye çekinirsin. Günleri, haftaları tespih niyetine sabırla çeksen “acaba neleri kaçırıyorum?” diyen bir kurt seni içerden kemirir: Ya şu an birisi ilânı veren şirkete sızmaya çalışıyorsa, ya iş işten çoktan geçmiş, yeni eleman oturacağı masayı bile seçmişse? Devir cazgırlığın, ağlayıp memeyi kapmanın devriyse… ve beklemek artık sadece dervişlerin kariyerinde bir işe yarıyorsa…
Peki bu düzen böyle mi gidecek? (Pireler filleri yutacak. Yedi nüfuslu haneye üç buçuk tayın yetecek? Karışık bir iş vesselâm...)
Düzenin nasıl gideceği aslında biraz da bizim elimizde. Gelin bu sefer, bekle kargayı oysun gözümüzü olmayalım; farklı bir şey deneyelim. Hem kaybedecek neyimiz var? Bugüne kadar özgeçmiş gönderdikten sonra kulağı kirişe dayayıp gaipten işaret beklemekten ne hayır geldi? Çoğumuz, rüya pozisyonumuzu avlamaya çalışırken dördüncü beşinci başvurudan terk olup yerimize oturmadık mı?
Ama önce terminolojimizi ayarlayalım ve özgeçmiş sonrası aşamaya “Bekleme” yerine “Takip” diyelim. İlki pasif ve sıkıcı bir süreçken, diğeri ipleri elimize aldığımız bir eylemdir. İşte takibin, beklemeye kıyasla avantajları:
• Gerçek, genellikle sevimsiz ve hoyrattır; ama belirsizlikten daha iyidir. Moraliniz bozulsa bile zamanla düzelir… İnsanı en çok bilmediği şeyler yaralar, çünkü zihnimiz belirsizlik karşısında, hatalarımızı ve yetersizliklerimizi önümüze getirir. Suçu hep kendimizde ararız.
• Alacağınız sonuç, zamanınızı ve enerjinizi etkin kullanabilmenizi sağlar. Bir başvurunun sonucunu haftalarca beklemek zorunda kalmazsınız. Başka fırsatlar da güme gitmez.
• Çabanız sırasında çok değerli deneyimler ve bilgiler elde edersiniz: Sektörlerin, şirketlerin öncelik verdiği konular; ileride açılabilecek, belki de hiç ilân edilmeyecek pozisyonlar; güçlü ve zayıf yönleriniz…
• Takip sayesinde çevre de edinirsiniz. Aceleye hiç gerek yok; networking soğuk yenen bir yemektir. Gün gelir aklınızda hiç olmayan bir yerden size ekmek çıkar…
Başlamadan; önemli bilgileri ve gelişmeleri not alabileceğiniz ve ileride size ayrıntıları hatırlatacak bir “Takip Güncesi” hazırlayın. Takip için kendinize yeterli zaman ayırın. Başvurunun kuluçka evresi yaklaşık 10 iş günüdür. On-line başvurularda daha da kısa... Şimdi takip aşamasını, başvurunun yapıldığı yerlere göre inceleyelim.
1- Çöpçatan kelle avcıları...
Diyelim ki, iş ilânı bir danışman firma tarafından verildi. Şirket ismi kasalarında saklı…
• Elbette en etkilisi, eleman arayan şirketle baş başa, diz dize kalabilmek. Ama günümüzde şirketler bir nazenin bir kaprisli ki sormayın; saklanmayı pek seviyorlar. Buna rağmen belli izleri sürüp “kaynağı” bulabilirsiniz. İlânı inceleyin; hangi danışmandan çıkmış, kaçıncı sayfada ve kalitesi nasıl? Bu ayrıntılar şirketin sektördeki yeri ve büyüklüğüyle ilgili ipuçları verir. Şüphelendiğiniz yerlerdeki tanıdıkların ağzını arayın. Eğer oradan da sonuç alamazsanız, tek yol, boş atıp dolu tutmak.
• Şirketi bulamadınız mı, sorun yok. Plan B ile devam ediyoruz. Hedefiniz, kelle avcısında bu pozisyonla ilgilenen kişiye ulaşmak; amaç, iş görüşmesi. Eğer danışman firmaya daha önce özgeçmişinizi gönderdiyseniz veya bir yetkiliyle görüşme yaptıysanız, telefonla arayıp kendinizi hatırlatabilirsiniz. Son irtibattan sonra bilgilerinizde değişiklik olmuşsa, bu da aramak için iyi bir bahanedir.
• Danışman şirketler, yeni mezunlarla görüşmekte çekimser davranırlar. Cazibe ve şirinlik kullanmanın tam zamanı...
• Ne çok hevesli görünün ne de ilgisiz. Takip, ıslak sabun gibidir; çok sıkarsanız elinizden fırlar, gevşek tutarsanız avucunuzdan kayar düşer. Takip sırasında karşınızdakine tatlı tatlı baskı uygulamak işe yarar; ama kırılma noktasını hissetmek ve nerede bırakacağınızı bilmek şartıyla.
2- Şirket kendi ilânında kavruluyor...
• Şirketin adı sanı, adresi belli; ama yine de saldırmadan önce bir saniye durup şirket kültürünü düşünün. Firmayı ve tarzını analiz edin. Ortamda ağır, hiyerarşik ve ciddi abiler-ablalar mı çalışıyor? Sizin sevimli ısrarlarınızı, Amerikanvari özgüveninizi, münasebetsizlik, ukalâlık hatta rekabet olarak mı algılayacaklar? Eğer müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkarsanız şansınızı yitirirsiniz.
• Hedefiniz, pozisyonun rapor edeceği bölüm müdürüne ulaşmak; amaç, iş görüşmesi. Arada bir tanıdık varsa şık olur; yoksa azar işitme pahasına denemeli. Şu an boş gururun sırası değil.
• Telefon yine ilk tercih; özgeçmişi ters yüz edip dosyaya kaldırmak veya e-mail’i işaretleyip unutmak bir insanı geri çevirmekten çok daha kolaydır. Hele bir de tatlı dilinizi kullanıp yöneticiyi deliğinden çıkarmayı başardıysanız...
• Yüz yüze toplantı fırsatı kapamazsanız, hazır yöneticiyi yakalamışken, bir telefon görüşmesi yapmayı teklif edin. Mesai saatleri dışında ararsanız daha çok konuşma fırsatınız olur; ama siz yine de derdinizi kısa anlatın. Eğer iyi bir telefon konuşmacısı değilseniz, görüşme sırasında kullanmak için notlar hazırlayın...
• Bırakın bölüm müdürüyle görüşmeyi, santral görevlisi bile sizi başından mı savıyor? Siz de genel müdüre, hatta CEO’ya yazın. Ne olur incileriniz mi dökülür? En fazla ne olur söyleyeyim; genel müdür sekreteri, okuduktan sonra mesajınızın üzerine bir not düşüp bölüm müdürüne gönderir. En azından diğer başvurular arasında dikkat çekersiniz...
İlân kimden çıkmış olursa olsun, eğer birisiyle görüşebildiyseniz, toplantı bitiminde bir sonraki adımın ne olacağını ve ne zaman gerçekleşeceğini belirlemeye çalışın. Üzerinde anlaştığınız tarih geçerse sizin onları arayıp arayamayacağınızı sorun. Böylece, inisiyatif kozu yine sizde kalır...
Bütün çabanıza rağmen kimseye ulaşamadınız, kimseden haber alamadınız, bütün mesajlarınız da yanıtsız mı kaldı? Hiç üzülmeyin, “dosyayı” rafa kaldırın ve yolunuza devam edin. Kafaya takmayın, siz elinizden geleni yaptınız, kazançlı çıktınız. Bundan sonra, eski takiplerinizin deneyimi yenilerinin anahtarı olacak...
Adayın iki ölümcül günahı: Utangaçlık ve tembellik
Şu utangaçlık ne ilginç bir duygu; bir tarafı bireyi ezik ve özgüvensiz gösterirken, diğer tarafı da herkesin onu izlediğini düşündürtecek kadar ben merkezci, hatta megaloman.
Oysa herkesin derdi başından aşkın; merak etmeyin kimsenin kimseyle o kadar ilgilendiği filân yok (Keşke öyle olsaydı...) Boş verin kasmayın. Gevşemenin, rahatlamanın tam sırası. Âlem, “iş görüşmesi öncesi hazırlık yapın, olaya saksı gibi gitmeyin,” derken, “kendinize güvenin, doğal olun,” diyen biz değil miydik?
Ya tembellik? Ya tembellik? Yeterli zaman ayırmama, çaba göstermeme, aldırmazlık ve miskinlik? Bakın reklamcı Bill Bernbach ne demiş: “Bu fazlasıyla gerçek dünyada, iyilik kötülüğü defetmez, kötülük de iyiliği defetmez; ama enerji yüklü olan pasif olanı yerinden eder...”
Hadi yahu biraz kıpırdanalım, hareket edelim; iş hayatına oturmaya mı geldik? Yoksa sittinsene başvuruların bekleme odalarında ömür çürüteceğiz; “torpilim yoktu,” “diplomam yamuktu,” “kimse beni aramadı, sormadı,” “ben öksüz, ben yetim, ben garip oy!” lingo lingo klişeleriyle, kendi kendimizi sıkı sıkıya kundaklayıp uyutacağız...
hascence
05/05/2005 : 23:28:32 Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. Montaigne
hascence
05/05/2005 : 23:27:23 kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz bu matematik bizi kandırıyor hocam elde var sorular göz yaşları boş umutlar hesaplar tutmaz tutmaz hocam
bu beni dereceye sokan, çok iyi yerlerde yönetimde yer alacaksın diyen, geleceğin bilim adamları bu okuldan çıkar diyen hocalarıma...
hascence
02/02/2005 : 19:48:31 Umarım dediğin gibi olur Mim. Daha kötü olmasında, bugünleride aramayalımda.
eylul
23/01/2005 : 23:40:42 Bu cevapla çok kereler karşılaşmış biri olarak yüzde yüz haklı olduğunu düşünüyorum. İmaja bilgiden çok daha fazla önem verilen bir ülkede iş dünyasının geleceğini de pek parlak görmüyorum.
0.86 saniye. 20:07:12, 27 Aralık 2024, Cuma
Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.
Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.